Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Şubat 2015, 19:58   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 07 Şubat 2015
Mesajlar: 6,001
Standart Romantik komedi tadında ilişki istiyoruz



Bugün, sizleri yeni bir yazarla tanıştırmak istiyoruz: Zeynep Şeker... Aslında, yeni demek pek doğru olmaz, Zeynep'in okuma ve yazma tutkusu uzun zamandır var ve 2010 yılından beri de kendine ait bloğunda bu tutkusunu okuyucularıyla paylaşıyor. Zeynep Şeker blogunda kendini şöyle anlatıyor: 'Neşeli,romantik değil ama duygusal, konuşmayı seven, arkadaşlarını herşeyın üstünde tutan, İstanbul Üniversitesi'nden, İngiliz Edebiyatı'ndan mezun olan ve edebiyata ama özellikle de İngiliz olanına aşık olan insan profiliyim evet bu benim! '

Yazılarında yaşam sevinci hiç eksik olmayan, kadın erkek ilişkilerine dair gerçeklere dikkat çeken ve kendimizi değiştirmek için bize hep cesaret veren Zeynep Şeker'in pudra.com için kaleme aldığı yazısını sunuyoruz:

Romantik Komedi Tadında İlişki İstiyoruz

Biz kadınlar romantik komedilere bayılırız değil mi? Hepimiz izlerken başroldeki kadın oyuncuyu kendimiz olarak hayal ederiz, erkek karakter tarafından yapılan o romantik süprizleri de yine bize yapılmış gibi düşünüp, mutlu oluruz. Sanki o adamla biz öpüşmüşüzdür, karlar altında o romantik dansı da biz etmişizdir.

Oysa gerçekler hiç de öyle değildir.

Film boyunca yüzümüzde yer etmiş olan o geniş gülümseme, ekranda beliren “The End” yazısı ile birlikte yerini belli belirsiz bir hüzüne bırakır.

Hayal dünyasından çıkıp, pat diye acı gerçeklerin tam ortasına düşeriz.

Biz aslında New York sokaklarında, dışarıda lapa lapa kar yağarken, elimizde şampanyamızla, bir restoranda değil, Şişli’de evimizin salonundaki kanepemizde, bir kase çekirdekle oturmaktayızdır. Üstelik yanımızda Brad Pitt falan da yoktur. Pijamalarını giymiş, içtiği bira yüzünden hafıf göbeği çıkmıs, ayaklarını da sehpaya uzatmıs bir Burak, bir Ali vardır.

Müthiş bir hayalkırıklığına uğrarız. Hayatımızın ne kadar monoton ve sıkıcı olduğu yüzümüze bir tokat gibi çarpmıştır çünkü. Yatağa gidip uyumak en iyisidir. Nitekim, öyle de yaparız.

Peki bu noktada yaptığımız şey, aslında biraz şımarıklık değil midir?

Ve sizce de o filmler biraz abartı değil midir?

Aslında değildir, tamamen aynısı olmasa bile, herşeyi karşıdan beklemek yerine, ilişkimize bir el atarsak, öyle olaylar bizim de başımıza pekala gelebilir.

Yazımın başında belirttiğim gibi, biz kadınlar romantik komedilere bayılıyoruz ve onları örnek alıp ilişkilerimizde beklentilerimizi de o yönde tutuyoruz. Filmde her adım erkeklerden geliyor ve biz de erkeklerden hep bunu bekliyoruz. Oysa dediğim gibi, herşeyi karşı taraftan beklememek lazım.

Diğer bir deyişle, madem beklentilerimiz büyük, ya bunlardan vazgeçmek yada elimizi taşın altına sokmak lazım.

Peki nasıl?

Belki sevgilinizle romantik bir şekilde tanışmadınız, belki son derece sıradan bir şekilde sizi bir arkadaşınız tanıştırdı ama ne farkeder?

İlişkiniz romantik başlamamış olabilir ama o ilişkiyi romantikleştirmek sizin elinizde ise eğer, bunun ne önemi var?

Mesela filmde yenilen o romantik yemek ise istediğiniz, sevgilinizden beklemeyin, siz organize edin o yemeği.

Yada istediğiniz şey, eve gönderilmiş bir buket çiçek ise, bir kere de siz onun evine gönderin çiçeği. Böylece bu tarz şeyleri sevdiğinizi ve önem verdiğinizi düşünüp, o da bir sonraki ay size, aynısından bir demet gönderecektir bence.

Yada filmlerde yaşanan, sevgiliye kaybetme korkusu yaşatma taktiklerini sizde uygulayın. Sevgilinizin sizi kaybettiğini sandığı anda elde etmesi,bence size film tadında romantik bir öpüşmeyi garanti edecek yegane olaydır.

Yine filmlerdeki çiftleri düşünün.

Asla sürekli birbirlerine “Seni seviyorum.” demeyen şu cool çiftleri..

Öyle bir yerde söylerler ki o iki kelimeyi,ekran karşısında içimiz erir, “Ahh ne romantik!” diyip dururuz. Çünkü “Seni seviyorum” ları biz çok kolay harcarız, dolayısıyla bu sözü karşı taraftan duyunca romantik falan da bulmayız.

Yani aslında film, tüm bu taktik savaşından, az ama yerinde söylenen “Seni seviyorum” lardan ve romantik anlardan dolayı güzel gelir bize.

Ve tam da bu nedenle, eğer filmlerdeki gibi bir ilişki istiyorsanız ve karşınızdaki size bunu veremiyorsa, bence filmleri izleyip özeneceğinize,siz biraz uğraşın.

Açıkcası ben tamamen “odun” olan bir erkeği bir romantiğe çevirmenin ve yine son derece romantik olan bir erkeği mükemmel bir oduna çevirmenin, tamamen biz kadınların elinde olduğunu düşünüyorum. Ve herşeyi onlardan beklediğimiz sürece beklentilerimizin tam tersini yaşadığımıza da çok şahit oluyorum.

O nedenle haydi bayanlar, kolları sıvayın, şu ilişkinize biraz da siz romantiklik katın.

“Yok benim istediğim romantiklik değil ama sevgilimin Brad Pitt gibi şöööyle kaslı bir vücudu olsun.” diyenler için ise önerim, sevgiliye hediye edilecek 6 aylık bir spor paketidir.

O buna üşeniyor olabilir ama bence aldığınız bu paketle, sizin artık onu seksi bulmadığınızı düşünüp, üşengeçliği bir kenara atacak ve muhteşem kaslar için çalışmaya başlayacaktır.

Yalnız bu noktada bir uyarı yapmak istiyorum : 6 ay sonunda sevgiliniz Brad Pitt’e benzemezse ona kızmayın. Spor paketinin işlevi sadece vücut bölgesine işliyor, o nedenle tip de herhangi bir değişiklik ummayın.

O kadar da değil yani, abartmayın
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla