Alt 19 Şubat 2016, 21:54   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 06 Şubat 2015
Mesajlar: 7,475
Standart Sonra Sen Geldin

Bu, insanın içinde yaşatıp zamanla sevdiği ve kendisine çok acı verse de, neredeyse bedenine bir organ gibi eklediği, hüzün doğuran tüm uzun soluklu duyguları yerle bir eden, kısacık bir hikayedir!

Sonra sen geldin.

Yaşayıp gidiyordum... "Yaşayıp gitmek!" Ne saçma! Bu fiili nedense, hayatımızın sıkıcı olduğunu, bir günün diğerinden farklı geçmediğini düşündüğümüzde kullanırız. Oysa tam tersi olması gerekmez mi? 'Yaşamak ve gitmek...' Yaşıyorum, gidiyorum, yol alıyorum. O halde şöyle demeliyim: "Yaşıyordum ama gitmiyordum." veya "Gidiyordum akıp zaman içinde, kaybolmuş vaziyette, ancak yaşamıyordum."

Bir aşk hikayesine boyanmıştı bütün mevsimlerim
Tuhaflığı yoktu yazın kazak giyip de
Kışın denize girişimin
Kazağımda da aşk kokusu vardı
Acıma dokunan ve
Nasıl kokacağını şaşıran
Yosunlarda da

Sonra sen geldin.

"Hadi gel, hayatı anlayalım ve anlatalım." dedin. Çok konuştuk bu konuda, çok... Hem her duygunun tarifini almak istedin hem de hepsi hakkında, bildiğin ne varsa bana vermek. Seninle konuştukça, kendime dair son derece basit ama yine de hiç üzerinde durmadığım bir şeyler olduğunu görmek beni nasıl da şaşırtıyordu.
'Acı' konusunda çok konakladık...

Kanattıkça beni böyle acı
Ve sohbetler yetmeyince nefes almaya
Ağlardım
Yaralarımdan şiir yapardım

Acı bir annedir, durmadan hüzün doğuran. Ahh, ben o hüzünlerle boğuşmak, azıcık nefes alabilmek için kaç kitap okudum, kaç film izledim, kaç hayat belledim, bir bilseniz.

Yooo! Dostlarıma haksızlık edemem şimdi. Turuncuya boyalı güney akşamlarından, fesleğen kokulu batı ikindilerinden, kuzeyin gri sabahlarına kadar kaç sohbet vardır yüreğimde daima saklayacağım. Ahh, benim kelimelerle beyinlerinde tepindiğim dostlarım... Nasıl da isterlerdi gözlerimden yanaklarıma dökemediğim gülüşleri görmeyi. Bence, dostlar daima 'gülmek' ve 'gülümsemek' arasındaki farkı bilirler, bu nedenle onlara arkadaş değil de 'dost' deriz zaten. Her sohbette yüreğimi yatırıp masaya, son derece dikkatli ve zarif hareketlerle, acı ve hüzün doğuran parçalarıma ulaşır, üzerini örterlerdi. İyi hissederdim bir süre. Apartmanların üzerinde uçuşan martıları fark ederdim en azından. Ancak sonra yine hüzün... Yüzsüz hüzün...

Baktığım yerlerde gözlerim
Bazen öyle uzun kalırdı
İnanmazsınız ama
Baktığım yerler sıkılırdı

Sonra sen geldin.

Geldin ve: "Hele şu yükünün birazını bana ver." dedin. Şaşırdım çünkü görünüşe göre senin yükünün benimkinden fazlası vardı ama eksiği yoktu. Sen anlatırken fark ettim ki içinde bir yerlerde bu yüklerle başa çıkmak için özel eğitimli bir parçan vardı. Bu parça, yükün niteliğini ya da niceliğini, yürekte en hafif duracak hale getirebiliyordu gerçekten.

Konuşurken bir yandan da yüreğimin en tozlanmış ve uzun süredir de yanına hiç uğranmamış parçasını koydun masaya. "Bak" dedin "bunlar hayat dostu parçalar. Şimdi bunları öyle güzel temizleyeceğiz ki bir daha canın içindeki parçalara dokunmak istediğinde ve hüzne giderken, bunların ışıltısına takılacaksın. Takılacaksın ki hüzün doğuran acı parçaları koyuvereceksin yerinde tozlanmaya. Böylece de zamanla ağırlıkları, olması gerektiği kadar olacak. Oysa sen ha bire parlatıp parlatıp durmadan onlara bakıyordun önceden ve bu da onları olduğundan ağır hale getiriyordu. Oysa tam tersini de yapabiliriz hepimiz. Işıldayan parça daima daha ağırdır. Gel, hayat dostu parçaları ışıldatalım durmadan.”

Sen geldin
Kelimelerini şekere batırarak
Sen geldin
Baktığın yerlerde çiçekler bırakarak

Acıya ve hüzne gereğinden çok yüz vermemeli insan. Ben artık hüznü içimde şişmanlatmamayı, başarıyorum galiba. Geçen gün ne gördüm dersiniz? Meğer ne kadar yakışıyormuş martılar denizin üzerine! Hikaye bu kadar...

Merak edeceksiniz belki, bu değişiklikleri sağlayan dostum kimdi? Diyelim ki, kırk yaşını geçmiş veya otuzuna gelmemiş bir adamdı, seksen yaşında bir ihtiyar, hep otuzunda yaşayan bir kadındı ya da dört yaşında bir çocuk; hem hepsiydi, hem hiçbiri değildi. Ne fark eder ki? Bir can’dı.

Canımın içi değil
İçimin canı olup da
Sen
Geldin
Üstelik
Aşk da
Değildin

Hoş geldin

Esra Güzelipek
buse isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:54.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

spacer kocaeli escort bursa escort bursa escort bursa escort seks hikayeleri gaziantep escort seks filmi izle etlik escort gaziantep escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti rus escort çankaya escort sincan escort etlik escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort etlik escort etimesgut escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com Escort escort escort escort travestileri travestileri altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51