16 Ekim 2016, 18:54 | #1 |
Senior Member Üyelik tarihi: 06 Şubat 2015
Mesajlar: 7,475
| Kendisine Şiiri Kendisine Şiiri Şair: Nurullah Genç Okunma: 288 Bu şiir tam bir aşk şiiri diyorsan tıkla! Sen ey şehrin yerlisi, cesur, kararlı mühür Sen ey inatçı kıskanç, alçak gönüllü ve hür Karanlık geceleri korkutsa da günahım Kızlar Kayası gibi dikilip kaldı âhım Sefere çıkanların tatlı rüyâsı mısın Rûhumun cellâdı mı, yoksa hülyâsı mısın Konuşursun, sözlerin dâre çeker canımı Susarsın, çâresizlik büyütür isyânımı Siyaha boyanınca, kanatlanır mı yürek Hangi harfin başını bekliyor şimdi melek Kasîde, hangi şehrin âşiyânında güzel Bulutlu havalarda parlayan aydır gazel Yine mest, yine sarhoş bahçendeki mumyalar Canlanıyor taşların kalbinde sardunyalar Fildişinden heykel mi taşıyorsun elinde Yine bir raksın mumu yanıyor gözlerinde En hâkî denizini verdim sana ömrümün Dilediğince yıkan sularında gönlümün Sürmek mi istiyorsun masal arabasını Getireyim kapına devlerin en hasını Ölümsüz meyvesini sundum hayal bağının Dehâsında bulmuşum seni yalnızlığımın Celî bir kavis miydin, sokuldun yüreğime Hattı hümayununla sultan oldun evime Hendeseyi titretir endâmın ley-ü nehâr Bu aşkı destan gibi yazıyor fırtınalar Yüzündeki çizgiler kûfî midir sülüs mü Aradığın define İrem mi Endülüs mü Sen ey yardım sevenim, ruhumu derde saldın Yalnızlığım ağlarken gülenim, nerde kaldın Azimli bir yüreğin yorgun kimyasın da mı Sevda denklemlerinin memnû dünyasında mı Her pazartesi âhım kapında helâk olur Her Cuma karanlığın kuşları leylâk olur Kâşifin benim gülüm, görmediğin yine ben Bilseydin sana benden bakanı görünmeden Anlardın; her macera tende rü'yet gibidir Oysa sende gördüğüm, sana gurbet gibidir Utangaç bir merhamet saklıyorsun sesinde Sahraya dönüyorum baharın ötesinde Gizlice bir nikahtır o arzuhal, o kâmet Sensizlik, yollarımda bir değil, bin kıyamet Bu tebessüm rüya mı, bu istifham uğru mu h bir çoğaltabilsem yüreğinde ruhumu Bilmezsin ayrılığın ağı kokan dilini Hâtıra bırak bana oyalı mendilini Ege uygarlığı çağrıştıran tarihin Asya'nın bağrı kadar muammalı ve derin Arı sütü damlarken kaygan kirpiklerinden Görünmez bir mürekkep akar iliklerinden Yüreğin, âh yüreğin bir hüzün lâlesi mi Masallar ülkesinde Zengibar kalesi mi Kapısına bir türlü varamadım, a gülüm Hudutlarında bile duramadım, a gülüm İpeğimi elimden aldı pusathâneler Bulamaz kaybedilen nûn'u rasathaneler Hummalı bir kovanda bal yapan arı mısın Hayatımın ansızın kopan damarı mısın Paslandı buzdağları ortasında çeliğim Gözlerinden hatıra kaldı kekemeliğim Kervanında kaybolan bir bezirgân gibiyim Kaktüslerin diline düşen figân gibiyim Her köşede bir meddâh anlatıyor âhımı Bilmiyor, kirpiğinden almışım siyahımı Uğrunda, kralların bahtı solsaydı, gülüm Amerika, yolunda kurban olsaydı, gülüm Bir Kafkas figüründe bulurdum son izini Efeler diyârına çevirirdim yüzünü Eşkıyâ vurgunudur seni benden ayırmak Çalıkuşunu yakan bir rüyayı haykırmak Gölgelere gecenin künhünü hatırlatır Ayrılıklar bazen de gölgeleri ağlatır Sükûnla savaşıyor hislerim kıyasıya Sevdiğini bilirim uykuyu doyasıya Süslenmek istiyorsan, ruhumu boynuna tak Bu firûze özgürlük yalnız senin olacak Bastığın her hücremde otuz sekiz çizgi var Baktığım her duruşun muammalı bir duvar Suskunluğun taş gibi, gülüşün berrak değil Neden vivien kokar baharın, leylâk değil Gözlerin bir zamanlar toprağın sahibiydi Bakışların bir tutam gül yaprağı gibiydi İnsanlar kıvranırken ejderlerin ağında Ceylan gibi yürürdün bir hayal sokağında Yine de, yokluğumun en şüpheli çağıydın Tenhâlarda ağlayan bir okul kaçağıydın Karanlık korkutamaz gülüm seni, vururum Kâtil yüzlü cinlerin karşısında dururum Yeter ki, o nâzenîn kalbin emir buyursun Kâinat yıkılsa da yüreğimde uyursun |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |