eg24

Engin, anne ve babanın mükemmelci, dede ve ninenin ise gelenekselci olduğuna değinerek, şunları kaydetti:

“Dede ve ninenin 50-60 yıllık tecrübe bahçesinin kahramanları torunlar. Torun hata yapabilir, hata yapsa da yine o bahçenin kralları ve kraliçeleri. Çocuk dede ve ninesini sığınacağı bir liman şeklinde görüyor. İşte bu yapının çocuğun sosyal, psikolojik ve kültürel yapısının gelişiminde çok önemli etkileri var. Aslında dede ve nine sistemin vazgeçilmez değerlerindendir. Dolayısıyla bu iki önemli figürün aile dışında bırakılmaması gerekiyor.”

“DEDE VE NİNE FİGÜRÜ GENÇLERE EĞİTİM SİSTEMİYLE KAZANDIRILMALI”

Engin, dede ve nine figürünün gençlere eğitim sistemiyle kazandırılması gerektiğini, batı toplumlarında bu tür eğitim faaliyetlerinin büyük önem kazandığını söyledi. Türk toplumunda da bu eğitimlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Engin, şöyle devam etti:

“Dede ve nine çocukların psikolojik ve sosyal gelişimine katkı sağlamalı. Çocukların teslim edilebileceği merhamet kucaklarının var olması lazım. O açıdan bunu çok önemsiyorum. Bu konuda çalışma yapan sivil toplum kuruluşlarına daha fazla çalışmalarını öneriyorum. Dede ve ninesinde uzakta büyüyen çocuklarının iletişim becerilerinin iyi olmadığı ortaya çıkıyor. Yani anne ve babasının çalıştığı bir ortamda ve çocuğa verilmesi gereken sosyal, psikolojik ve kültürel değerlerin verilmediği bir aile yapısında dede ve ninenin yokluğu gerçekten fark ediliyor.”

Dede ve nineyle yaşamış çocukların diğer çocuklara göre duygusal yönden daha zengin olduğuna dikkati çeken Engin, “Dede ve ninesiyle büyüyen çocuğun iletişim yönünden daha zengin olduğunu görüyoruz. Dede ve ninesinden uzakta büyüyen çocuk ise iletişim sorunu yaşıyor. Empatik becerilerini geliştirme konusunda sıkıntı yaşıyor. Hatta öteki duygusunu fazla geliştiremiyor. Bencil ve ben merkezli oluyor. Dede ve nine çocuğun sosyalleşmesinde çok önemli faktörler” diye konuştu.