Pop şarkıcısı Mustafa Sandal ilk filmi “New York’ta Beş Minare” için “Daha önce dudak uçuklatan teklifler aldım ama reddettim. Bu filmi 12 yıl bekledim. Kaderimde polis Acar Aydın varmış demek ki” diyor

Elif Berköz Ünyay
Çocuk gibi. İçi içine sığmıyor. Ben şu ana kadar yaptığı işle ilgili bu kadar heyecan duyan birkaç kişi gördüm söyleşilerde. Benimle konuşurken telefonu çalıyor. Arayan Gülben Ergen. “New York’ta Beş Minare”deki performansını övüyor. Telefonu kapattıktan sonra bana dönüyor: “30’dan fazla reklam filmi çektim ama beyaz perdenin zehrini gala gecesi aldım. Mahsun (Kırmızıgül) ve Haluk abi (Bilginer) o zehri aldıktan sonra, bırakamazsın’ demişti. O zehir kana karıştı. Oyunculuğu bırakmam artık.”

Bu sözler ilk filmi “New York’ta Beş Minare’de” polis Acar Aydın’ı oynayan Mustafa Sandal’a ait. “Mahsun dost adam. İlk kez 1997’de bana “Bu rolü sen oynayacaksın” demişti. Aradan 12 yıl geçti, filmi çekti ve rolü bana verdi” diyen Sandal’la gala sonrası buluştuk. Sandal hiçbir oyunculuk eğitimi almadan Haluk Bilginer, Danny Glover gibi ustalarla karşılıklı oynamış. Hiç de sırıtmamış. Filmin en sempatik karakteri de o. Bence bundan sonra teklif üzerine teklif alır...
Her ne kadar yalnızca filmi konuşmak istese de 21 yıldır müzik sektöründe olan Sandal’ın yeni single’ı hazır. “Filmin rüzgarı
bitince” çıkaracağını söylüyor...
“New York’ta Beş Minare”nin yıllardır konuşulan, hayata geçirilmeyi bekleyen bir proje olduğunu biliyoruz. Siz projeye hangi aşamada ve hangi yılda dahil oldunuz?Mahsun’la 1996’da Prestij Müzik döneminde tanıştık. Bu proje yaklaşık 12 yıldır hayata geçirilmeyi bekliyordu. Mahsun bana ilk kez 1997’de anlattı. Tabii o zamanlar Mahsun Kırmızıgül’ün sinema dünyasında bir kariyeri ve deneyimi yoktu. Ama hikayesini anlatırken heyecanını görmeliydiniz. “Acar sen olacaksın” dedi bana. Benim arkamdan ona 12 yıl içinde kimler kimler önerilmiş, hangi önemli oyuncuların adı geçmiştir kimbilir... Ama o sözünde durdu. Mahsun o dönemde sinema dünyasından kimseyi tanımadığı için onu alıp Abdullah Oğuz’a götüren bendim. O da hikayeyi çok beğendi. Ardından bir sürede üzerinde çalıştık ama çekmek kısmet olmadı. Mahsun geçen zaman içinde “Beyaz Melek” ve “Güneşi Gördüm”ü çekti. “New York’ta Beş Minare” ilk filmi olacakken üçüncü filmi oldu.
Reklam çekimlerinden sonra eminim size dizilerden, filmlerden teklifler gelmiştir. Neden ilk filminizi çekmek için Mahsun Kırmızıgül’ün Acar’ını beklediniz?Muhabbet Kart reklamında İtalyan’ı canlandırdıktan sonra ne rakamlarla ne teklifler geldi anlatamam. Söylesem dudak uçuklatırım. Haftalık diziler, fimler... Hatta bazı yönetmen abilerimiz bana bozuldular reddettiğim için. Hiçbirinde kendimi bulamadım, ne yapayım. Bu film bir şekilde kader kısmetimmiş demek ki.
“Kişisel gelişimime yaradı”
Sete çok büyük bir egoyla Popstar Mustafa Sandal olarak girdim, Mustafa olarak çıktım. Biz müzik sektöründekiler biraz şımarığız. Sahneye çıkıyoruz. Şarkımızı söylüyoruz, 3 dakika sonra bitiyor, hop alkışı alıyoruz. 1,5-2 saat sonra çıkıp eve gittiğimizde defalarca alkış duymuş oluyoruz. Filmde sete sabah 5-6 gibi gidiyordum. 7-8 saat sonra sahnem geliyordu. İlk birkaç gün kriz geçirdim, kapris yaptım. Söylendim, bağırdım, çağırdım. Ancak son günlerdeki setlerde 14 saat bekleyen ama pamuk gibi olan bir Mustafa Sandal vardı. Bu filmin kişisel gelişimim açısından faydasını gördüm. Yaşımın da etkisi vardı tabii. Eğer Mahsun 12 yıl önce çekseydi filmi ben o dönemdeki egomla dört gün sonra ayrılırdım ekipten.
“Glover’a oyun mu vereceğim ben?!”
Role nasıl hazırlandınız? Bir oyuncu koçuyla çalıştınız mı? Oyuncu koçuyla çalışmamı istemedi Mahsun. Bana “Ben seni doğal halinle istiyorum sakın evde çalışırken rol yapmaya kalkma” dedi. Yanlız bir emniyetçi abimiz, bana ve diğer tüm polisi oynayacak oyunculara üç gün boyunca ders verdi. Silah tutmayı öğretti.
İlk filminizde Hollywood yıldızları ile karşılıklı “rol kesmek” heyecan verici olmalı...Amerika’daki çekimlerin ilk gününde “Terminatör” filminin cıva adamı Robert Patrick karşımda duruyordu. Diyaloglu bir sahnemiz vardı. “Allah Allah” diyorum, “Gerçek mi bu?”. Döndüm Mahsun’a “Çüş ya. İnsana yapılır mı be?” dedim. Sonra başka bir sahnede Haluk abi, Danny Glover ve ben... Aylar önce “2012” filminde Danny’i izlemişim. “Benim karşımda duran Danny Glover mı, birazdan ben ona oyun mu vereceğim, o da bana oyun mu verecek?” diye şaşırıyorum. Tom Cruise, Al Pacino ile başrol oynayan Gina Gershon’la aynı filmde rol almak gerçekle rüya arası bir şey. Hepsi inanılmaz deneyim oldu.
Kırmızıgül’ün sinema yazarlarına filmi izlettirmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?Onu anlıyorum. Öyle hissetmiş, böyle davranmış. Belli ki bir şeylere kırılmış, içerlemiş. Tadı kaçmış. Canı öyle istemiş. İnsanlar bazen canı nasıl istiyorsa öyle davranabilmeli. Mahsun da bunu yaptı.
“Filmin ilk halinde striptiz kulübü falan vardı”
Sinan Çetin projeyi yürütürken sizin rolünüzü beş dil bilen bir popçu olarak düşünmüş. Filmin de komedi olması hedefleniyormuş. Ama aranızda bir anlaşmazlık çıkınca rolünüzün Şahan Gökbakar’a verilmesi planlanmış. Filmin senaryosu, yönetmeni, oyuncuları bir anda nasıl tepetaklak oldu? Mahsun, Abdullah Oğuz ile filmi çekmemişti. O dönemde Sinan Çetin’e hikayesini anlattı. Sinan hikayeyi beğendi. Karikatürist Galip Tekin’den senaryoyu yazmasını istedi. Galip Tekin, Mahsun’un ana hikayesini aldı. Kendisi de çok iyi bir komedi yazarı olduğu için filme komedi de katarak bambaşka bir hale getirdi. Hatta o halini çok beğenmedim. Kızılderililer, Empire State’de şarkı söyleyenler, striptiz kulübünde dans eden polisler filan bana sıcak gelmedi. Ve projeden ayrılarak zaten o dönem çok yoğun olan konserlerime devam ettim. Benim rolüm hakkında kimle görüşüldü bilmiyorum. Zaten sonrasında Mahsun da Plato Film ile sorunlar yaşayarak ayrıldı. “New York’ta Beş Minare” filmi de tamamen rafa kaldırıldı. Uzun zaman sonra, Mahsun bana heyecanla anlattığı ana hikayesine bağlı kalarak yeni bir senaryo yazarak karşıma çıktı.