Go Back   KeyifVakti.NET > Genel Forum, Genel Bölümler > Sağlık Forum , Sağlık Forumları

Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 07 Mart 2015, 14:01   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 01 Şubat 2015
Mesajlar: 6,382
Standart Hamilelik ve Sonrasinda Yasanan Yetersizlik Duygusu Ile Basa Çikma Yollari

Hamilelik, içinde olumlu ve olumsuz duygularin yasanabilecegi önemli bir yasam sürecidir. Bu süreç hamilelik haberinin alinmasindan itibaren “mutluluk ve nese” duygularini çagristirsa bile, olumsuz birçok duygu da yasanabilir: Kaygi, endise, belirsizlik, suçluluk, yetersizlik gibi. ART Tip Merkezi Uzman Psikolog Arzu Günes hamilelik ve sonrasinda görülenbilen yetersizlik duygusu ile ilgili bilgi veriyor!

Süphesiz her kadinin, anne olmayla ilgili bazi temel içgüdüleri vardir. Bunlar sayesinde anne, dogal olarak, hamilelik sürecinin üstesinden gelme ve dogumdan sonra yavrusuna gerektigi gibi bakma becerisine sahiptir. Ancak bir yandan dünyaya bir çocuk getirecek olmanin heyecani, bir yandan hamilelikte yasanan hormonal degisiklikler ve fizyolojik güçlükler, diger yandan ise gelecekle ilgili kaygilar ve modern yasamin neden oldugu “en iyi olma baskisi” kadinin dogal becerilerini baltalayabilmektedir. Bu nedenle birçok kadinin, hamilelikle birlikte baslayan ve anneligin ilk aylari boyunca devam eden yetersizlik duygulari yasadiklari bilinmektedir. Bu durum bazen daha da uzun sürmekte ve bunlara “Dogum Sonrasi Hüznü” ve “Dogum Sonrasi Depresyonu” gibi duygusal rahatsizliklar eslik etmektedir.

Bu rahatsizliklar dogum yapan kadinlarin yaklasik %15'inde görülmektedir. Gebelik sonuna dogru çok yükselmis olan östrojen, progesteron ve böbreküstü bezi hormonlarinin dogumdan sonra birdenbire hizla azalmasi bu sikintilarin önemli nedenlerindendir. Genellikle hamileligin sonuna dogru veya logusaligin ilk haftasinda baslar ve üzüntülü, sikintili, aglamaya yatkin ruh hali seklinde görünürler. Anneler; bitkinlik, nesesizlik, enerjisizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama ve ilgisizlik gibi yakinmalar yasarlar. Bunun yani sira, bebegin bakimi için gereken ugras ve çabayi göstermeye çalisirken durum daha da agirlasir.

Dogum sonrasi hüznü veya depresyonu yasayan annelerin önemli bir kisminin, bebeklerine gerektigi gibi bakmakla ilgili yetersizlik duygulari ve kendi bireysel hayatlarinin artik sona erdigine dair depresif düsünceler yasadiklari bilinmektedir.

Yetersizlik Duygusunu Daha Çok Kimler Yasiyor?

Özellikle ilk bebegini dünyaya getiren annelerde; bireysel yasamin artik eskisi gibi olmayacagi korkulari, es ile iliskinin birçok açidan olumsuz yönde degisecegi beklentileri ve bebekle ilgili kaygilar zorlayici olabilmektedir. Buna ek olarak kendini anne olmaya tam anlamiyla hazir hissetmeyen, bir bebekle bas edebilecek becerileri kendinde göremeyen ve çok kaygili olan anne adaylari yetersizlik duygusunu daha çok yasamaktadir.

Hamilelik öncesinde yasanan çesitli suçluluk duygulari (hamile oldugunu ögrenmeden önce içtigi bir ilaç, aldigi bir kadeh alkol veya maruz kaldigi stres durumlari nedeniyle) da, anne adayinin yeterli ve iyi anne olamayacagi inancini besleyebilmektedir. Ayrica; kendileriyle ilgili gerçekçi olmayan beklentilere sahip olan, annelik konusunda yüksek standartlari olan kadinlar için anne olduklarinda yetersizlik duygusu kaçinilmazdir.

Sütü gelmeyen veya sütü yetersiz olan anneler de, yetersizlik duygusunu daha fazla yasamaktadir. Sezaryenle dogum yapan ve dogum sonrasinda fiziksel sikintilar yasayan anneler, yine daha fazla yetersizlik hissetmekte ve olumsuz duygu durum içinde olabilmektedirler.

Insanlar kendi içlerinde olani bazen digerlerinin distan nasil göründügü ile karsilastirirlar. Kendimiz mutsuzken baskalarina bakar ve onlari mutlu, basarili, etkin, yetkin ve iyi görürüz. Bu nedenle yeni anne, kendini diger insanlardan daha yetersiz hissedebilir. Ona göre etrafindaki herkes hayatina normal bir sekilde devam ederken kendi hayati alt üst olmustur. Bu durum kendisini daha da mutsuz, zayif, basarisiz ve yetersiz hissetmesize neden olacaktir.

Yetersizlik Duygusu Insan Varolusunun Bir Parçasi Midir?

Freud ve Jung ile birlikte psikodinamik kuramin üç büyük temsilcisinden birisi olan Alfred Adler “Insanin varolusunda yetersizlik duygusu vardir, bu normaldir ve davranislari güdüleyen, onun ilerlemesini saglayan bir güçtür” der. Ve söyle açiklar: “Insan olmanin, asagilik duygusuna kapilmak oldugunu uzun zamandan beri israrla belirtmekteyim . . . . . Yetersizlik duygusu inatçi bir hastaliktir ve en azindan bir is yapincaya, bir ihtiyaç karsilanincaya ve ya bir tansiyon azalincaya kadar devam eder.”

Aslinda her anne yetersizlik duygusu yasar. Bu, anne adayi veya yeni anne için son derece normal bir durumdur. Ama saglikli bir süreçte bu duygunun yeterlik duygusuna dönüsmesi ve annenin bebekle arasinda kalici güven duygusunu olusturmasi beklenir. Çevrenin yardimi ile suçluluk ve yetersizlik duygusu artan anneler için ise durum tam tersidir. Böyle durumlarda, anne ve çocuk arasinda, bazen yasam boyu sürecek “güven eksikligi” ve “yanlis baglanma” sikintilari yasanabilmektedir.

Yetersizlik Duygusunda Çevrenin Etkisi

Hamilelik ve dogumdan hemen sonra annenin birçok açidan destege ihtiyaci olacaktir. Bebegin tutulmasi, beslenmesi, uyutulmasi, yikanmasi gibi konularda tecrübeli ve güvenebilecegi birinden yardim almasi; annenin güven ve yeterlilik duygusu hissetmesine yardimci olur. Özellikle ilk bebegini dünyaya getiren birçok anne, yeni dogan bebekle ilgili becerilerinin yetersiz oldugunu düsünmektedir. Yakinlarindan aldigi destek ile annenin bu düsüncesinin, “yapabiliyorum” ve “yeterlilik” duygusuna dönüsmesi beklenmektedir.

Anneye beceremezsin mesajlari verilmesi, bebek dogduktan sonra tecrübesiz annenin beceri ve davranislarinin elestirilmesi veya begenilmemesi de, yetersizlik duygusunu arttiracaktir.

Bebegin fiziksel bakimini, duygusal ihtiyaçlarini gerektigi gibi karsilayamayacagina inanan anne yeterli hissedemez. Yardimla da olsa bebegin ihtiyaçlarini karsilayabildigini görmesi gerekir.

Çevre desteginde en büyük görev ese düsmektedir. Kendisi de baba olmanin karmasasini yasiyor olsa da, esine elinden geldigince destek olmalidir.

Yetersizlik Duygusu Yasayanlar Neler Yapmali?

Annenin uzun süre üzerinden atamadigi yetersizlik duygusuyla bas etmek için psikolojik yardim almasi çok yararli olacaktir. Psikolojik yardim sürecinde öncelikle annenin kendisiyle ilgili gerçekçi beklentiler olusturmasi saglanmaya çalisilir. O da bir insandir; yalniz kalma, kafa dinleme, arkadaslariyla olma, eglenme gibi bireysel ihtiyaçlari vardir ve bu ihtiyaçlar karsilanmalidir. Bu bakis açisini kazanamayan anne, yetersizlik duygusundan da kurtulamayacaktir.

Yeni dogan bebegini günde bir saat bile birakamayan, baskasina güvenemeyen, bebegine bagimli anneler için risk fazladir. Yasadigi yetersizlik duygusundan kurtulmak için; sosyal yasama olabildigince çabuk karismak, günde hiç degilse birkaç saati bebeginden ayri geçirmek, bebekten önceki yasamina ait bazi alanlari koruyabilmek, kendini iyi hissettigi aktiviteleri ve iliskileri sürdürebilmek gereklidir. Sagliksiz biçimde bebegine bagimli olmak, yeterlik duygusunu artiran degil tam tersi baltalayan bir durumdur.

Yeni annenin kendi annesiyle olan iliskisi ve çocuklugunda karsilanmamis olan duygusal ihtiyaçlari, bazen bebegiyle saglikli iliski kurmasina ve dogru baglanmasina engel olabilir. Böyle bir durumda da psikolojik yardim çok yönlü yarar saglar.

Es ve yakin çevreden aldigi “onay” annenin yeterlik duygusunu çok etkilemektedir. Bu nedenle zaman zaman yapilan çift ve aile görüsmeleri, annenin ihtiyaç duydugu onayin çevresindekiler tarafindan fark edilmesini saglayacaktir. Iyi niyetle de olsun genç anneye “bebegi öyle degil böyle tut”, “aman çocugu düsüreceksin”, “çocugu üsüteceksin” gibi elestirel geri bildirimler verilmesi yanlistir. Bu elestirilere maruz kalan anneye de, böyle durumlarda karsisindakini durdurma becerisi ve olumsuz duygularini bu kisilere dogru biçimde ifade etme becerisi kazandirilmaya çalisilir.

Ayrica, annenin bebekli yasami dogru biçimde planlamasi ve kontrolü eline almasi, yasadigi yetersizlikten kurtulmasi için çok ise yarayacaktir. Haftalik program yaparak; amaçlarina uygun, yapabilecegi adimlar belirleyebilecek ve hizini bu adimlara uygun olarak ayarlayabilecektir.

Annelere ayrica;

• Arkadaslari ile bulusmalari,

• Disarida yalniz zaman geçirmeleri,

• Bakimlarina zaman ayirmalari,

• Evde de yalniz zaman geçirmeleri,

• Bebegin sorumlulugunu es ve diger yakinlariyla paylasmalari,

• Egzersiz, yürüyüs yapmalari,

• Eskiden hoslandiklari birkaç seyi sürdürmeleri,

• Eksik yaptiklarina odaklanmamalarini,

• Kendilerini baskalariyla karsilastirmamalarini,

• Gülebilecekleri aktiviteler gerçeklestirmelerini,

Öneriyorum.

Çiftlere öneriler:

• Iyi bir iletisim sahip olmak: Iyi bir iletisim, açikligi ve çatismalarla bas etmeyi içermelidir. Iyi bir iletisim, birçok sikintili durumda oldugu gibi hamilelik ve yeni bebek sahibi olunan durumda da, çiftin en önemli sorun çözme enstrümanidir.

• Hamilelik ve lohusalik konusunda bilgi sahibi olmak: Öncelikle lohusalik zor bir yasam sürecidir. Hele ki ilk bebekte, bu süreç anne için hem fiziksel hem de duygusal olarak zorlayici olabilmektedir. Bu dönemde farkindalik ile esinin yaninda olan erkek, bebegin sorumluluklarini olabildigince paylasmalidir. Ayrica; annenin olasi duygusal hassasiyeti konusunda gerçekçi beklentileri olan bir es, bu sürecin kolay atlatilmasina çok yardimci olur.

• Esler arasi is bölümü, görev ve sorumluluk hazirligi yapmak (adalet duygusunu saglamak): Özellikle ilk bebekten sonra birçok çiftin iliskisi olumsuz etkileniyor. Bu tehdidin farkinda olan ve önceden önlem alan çiftler; ya hiç sikinti yasamiyor ya da kisa sürede iliskilerini toparliyorlar. Özellikle ev isleri, bebegin sorumluluklari çok fazla kadina kaldiginda çiftin arasindaki mesafe açilmakta, kadinda adaletsizlik duygusu gelisebilmektedir. Bu da bir iliski için önemli bir engeldir.

• Bireysellige zaman ayirmak: Hamileligin son döneminde ve bebek dünyaya geldikten sonra yasami çok degisen anne bu duruma adapte olmak konusunda mutlaka zorluklar yasayacaktir. Annenin (ve babanin) yasami ne kadar az etkilenirse, bireysel haz aktiviteleri ne kadar sürdürülebilirse o kadar iyidir.

• Çift olarak birbirine zaman ayirmak: Özellikle bebek dünyaya geldikten sonra aralarindaki iliskiyi ihmal etmeyen, birbirine vakit ayiran ve bas basa geçirdigi zamanin kalitesini yüksek tutmaya çaba harcayan çiftler bu süreçten iliskileri olumsuz etkilenmeden, hatta güçlenerek çikmaktadirlar.

• Annelik ve babalik duygusunun farkli süreçlerde olgunlastiginin farkinda olmak: Baba olma duygusu annelik duygusundan çok sonra olgunlasir. Çünkü anne adayi 9 ay bebegi karninda tasirken annelik duygusunu yogun biçimde yasamakta ve bebek dünyaya geldikten sonra da gerek süt vererek gerekse onunla çok daha yogun vakit geçirerek anneligi çok önce benimsemektedir. Baba ise, yeni dogan bebekle sinirli bir birliktelikle baslayan iliskisini bebek büyüdükçe gelistirebilmektedir. Bu gerçegin her iki ebeveyn tarafindan bilinmesi, anne ve babanin birbirini anlamasini kolaylastiracaktir.

• Gerçekçi beklentilere sahip olmak ve beklentileri es ile (veya kimden bekleniyorsa) açikça konusmak: Gerçekçi olmayan beklentiler hayal kirikligi getirecektir. Beklentilerinin gerçekçi olup olmadigini kisi karsisindakini tanidikça analiz etmeli ve gerçekçi olmayan beklentilerini degistirmelidir. Ayrica konusmadan anlasilmayi ya da istemeden isteginin karsilanmasini beklemek son derece yanlis ve degistirilmesi gereken bir yaklasimdir. (“Ben isteyince bir kiymeti olmaz. Ben istemeden/söylemeden istedigim seyi yapmali.” Anlayisini degistirmek.)

• Kök aileler konusunda çift olarak ortak kararlar almak ve gerektiginde birlikte sinir koymak: Kök ailelerin, yeni dogan bebege karsi olasi tutumlari konusunda çift önceden konusmali ve endiselerini belirtmelidir. Bu asamada ortak kararlar alinmali ve daha sonra tutarlilikla uygulanmalidir. Ancak kök ailelere de bebek/çocukla zaman içinde kuracaklari ikili iliskilerde bir özgürlük alani saglamak ve bu alana müdahale etmemek gerekir.
eg24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:49.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

spacer kocaeli escort bursa escort bursa escort bursa escort seks hikayeleri gaziantep escort seks filmi izle etlik escort gaziantep escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti rus escort çankaya escort sincan escort etlik escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort etlik escort etimesgut escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com Escort escort escort escort travestileri travestileri altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51