Türkiye’nin önde gelen özel seyahat sitesi Jabiroo, New York denildiğinde akla gelenleri sıraladı. Kim bilir, belki bir gün siz de New Yorker olmak ne demek merak edip, keşfe çıkarsınız...

Times Meydanı

Times Meydanı, New York’ta West 42. Cadde’nin Broadway ve Seventh Avenue ile kesiştiği kavşakta yer alıyor. Buraya verilen ismin hikayesi ise şöyle: 1904 yılının yılbaşı gecesi, New York Times’ın bu meydandaki yeni binalarına taşınması havai fişeklerle kutlandı ve o günden sonra her yılbaşı gecesi, bu gelenek devam etti. Hala devam eden bu kutlama, Times Meydanı’na ismini veren bir gelenek.





Özgürlük Anıtı

Statute of Liberty yani Özgürlük Anıtı, 1886‘dan bu zamana kadar Amerika’nın simgesi haline gelmiş bir anıt ve aynı zamanda bir gözlem kulesi. Bakırdan yapılmış olan Özgürlük Anıtı, 100. yılı nedeniyle Fransa tarafından Amerika Birleşik Devletleri’ne hediye edilmiş. Anıt, New York’taki Özgürlük Adası’nda yer alıyor.





Central Park

Central Park, 1980 yılında ABD’nin peyzaj ve düzenleme çalışmalarıyla kurulan ilk park. 19. yüzyıl tasarımcıları Frederick Law Olmsted ve Calvert Vaux tarafından öngörülen Central Park için, Avrupa’daki benzerlerinin önüne geçme ve New Yorkluları kapalı alanlardan kurtarıp açık hava aktiviteleri yapabilecekleri bir alana kavuşturma hayali, günden güne gelişerek bu zamana kadar geldi. Dünyaca ünlü, adından her daim söz ettiren park, günümüzde her yıl 25 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.







Empire State Binası

New York demek Empire State Binası demek! 1799 yılında arsası 2900$’a satılan Empire State’in inşasında tam 3000 işçi çalışmış. New York’a gelen herkes bu 102 katlı, 1576 merdiven basamağa sahip olan binayı mutlaka ziyaret ediyor. Muhteşem New York’a ayaklarınızın altına almak için ABD’nin en yüksek 2. Binası olan Empire State’i ziyaret edin.





Chinatown

Manhattan’ın en ilham verici semtlerinden olan Chinatown, New York’taki Çin kültürünü ve hakimiyetini görmek isteyenler için doğru adres. Labirenti andıran sokaklarında kaybolmak, Çin mutfağının lezzetli tatlarını denemek, masaj ve akupunktur yaptırmak, açık balık pazarlarınız gezmek isteyenler ve New York ruhunu farklı bir şekilde yaşamak istiyorsanız Chinatown’u gezmelisiniz.





High Line

Bir zamanlar herkesin göz zevkinizi bozan terk edilmiş demir yolu hattı yeşillendirilip harika bir park olarak High Line adıyla hizmete girince, gözler Manhattan’ın güneybatısında Hudson nehri boyunca uzanan bu semte çevrildi. High Line parkı ve çevresi artık mağazalar, restoranlar, kafeler ve gece kulüpleriyle dolu lüks ve havalı bir yere dönüştü. Demir yollarının arasında yürüyerek High Line’ın keyfini New Yorklular gibi çıkarmalısınız.





Soho

Göğü delen yüksek binalardan uzak bir semt olan Soho, New York'un belki de en çok güneş gören semtlerinden biri. Manhattan adasının güneyinde yer alan Soho eskiden hareketli bir sanayi merkeziyken işyerleri ve imalathaneler burayı terk edince, boşalan binalara sanatçılar yerleşmiş. Sanatçıları da galeriler, restoranlar, barlar izlemiş. Soho'da en ünlü resim galerilerini, restoranları, caz kulüplerini, barları, butikleri bulabilirsiniz.





Brooklyn

New York'u Brooklyn'den ayrı düşünmek haksızlık olur. New York'un en hareketli semtlerinden Williamsburg'da sanat, eğlence ve alışverişi yeniden keşfedin. Brooklyn'deki kafe ve restoranlara gidin ve Brooklyn mutfağıyla tanışın. Brooklyn Köprüsü'nde yürüyün ve New York'un hareketli hayatına uzaktan bakın.





Chelsea

Chelsea günden güne gelişen yeni galerilerin, sergilerin, restoranların, şık dükkanların açıldığı, entelektüellerin ve sanatçıların yeni mabedi haline gelen bir yer oldu. Modern sanata dair birçok çarpıcı galeriyle çevrili Chelsea, High Line Parkı, kafe ve restoranlarıyla bir hazine. Eski bir fabrika olan Chelsea Market, göz ve damak zevkinize hitap ediyor.