Go Back   KeyifVakti.NET > Aşk Forum, Sevgi Forumları > Aşk & Sevgi
Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 27 Ocak 2016, 22:13   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 06 Şubat 2015
Mesajlar: 7,475
Standart Aşk mı duygusal bağımlılık mı?

Gözleri kör, kulakları sağır, kalbi çalışkan, beyni tembel eden bir deneyimdir aşk.


Aşk her karşımıza çıktığında onu avucumuzun içinde tutmak, bize yaşattığı güçlü duyguları alıcı kılmak isteriz. Fakat bazen bu duyguların dozunu ayarlamak zorlaşır. işte o zaman aşk, en tehlikeli uyuşturucumuz olur ve bir bağımlılığa dönüşür. Oysa aşkı gerektiğinde serbest de bırakabilmeliyiz.

Yozlaşmış değerlerin, hassas güç dengelerinin, insan ilişkilerinin her türlüsünde kendini gösteren iktidar mücadelesinin hayatımızı işgal ettiği bir dünyada aşktan başka ne kaldı elimizde? Güven duymaya, bir kez olsun tetikte olmak zorunda kalmamaya, kendimizi mutluluğun kucağına bırakmaya, kayıtsız şartsız teslim olmaya o kadar ihtiyacımız var ki... O yüzden gördüğümüz her yüzde, duyduğumuz her seste, karşılaştığımız her insanda onu, yani aşkı arıyoruz. Hesap kitap yapmadan, engellere takılmadan, kısıtlanmadan, maske takmadan sevmek ve sevilmek istiyoruz. Aşkın bizi zayıf ve mantıksız kıldığını kabul ediyor ama tıpkı ilkokulda hasta olunca okuldan bir süreliğine uzak kalacağımız için sevindiğimiz gibi, bu kendini kaybedişin bizi gündelik hayatın katı kalıplarından biraz olsun uzaklaştıracağını düşünerek mutlu oluyoruz.

"Seven kadın, hemen hemen her zaman biraz kaçıktır," der Simone de Beauvoir. Gerçekten de aşk, özellikle kadınlar için, tam bir delilik halidir. Çünkü öyle olmasını isteriz, buna ihtiyacımız vardır. Aşık olduğumuz erkeği kafamızdaki mükemmel erkek tanımının içine oturtmaya çalışır, sığmazsa sağını solunu kırpar, bol gelirse boşlukları doldurur, kendimizi onun aşkımıza fazlasıyla layık olduğuna inandırmaya çalışınız. Beauvoir'ın deyimiyle 'aşkı putlaştırınız.' Bundan sonraki süreçte bizim için önemli olan, kendi yarattığımız puta yakışır bir hizmetkar olmayı başarabilmektir. Hayatımızın diğer tüm ayrıntılarını belirsiz bir süre için askıya alır, sadece temel gereklilikleri yerine getirir, onun dışında bütün vaktimizi ve enerjimizi karşımızdaki erkeği memnun etmeye ayırırız. Çünkü aşk, fedakarlıktır; bize böyle öğretilmiştir. Onun istediği gibi davranmaya ve yaşamaya başlarız. Giyim tarzımız, evimizin dekorasyonu, yaşam alışkanlıklarımız, arkadaş çevremiz, işimiz, yaşadığımız şehir, hatta ülke, hepsini değiştirmeye hazır ve razıyızdır. Değiştiririz de... Onsuz yaşayamayacağımıza inanarak bazen bir erkek için, bin bir emekle kurduğumuz bütün hayatımızdan bir çırpıda vazgeçeriz. Oysa bizi bu kadar gözü kara ve 'kaçık' kılan artık aşk değil, duygusal bağımlılıktır.

Sınır nerede?

Aslında zaman zaman farkına varıyoruz ki aşkı tek kişi olarak yaşıyoruz. Aşk söz konusu olduğunda zaman zaman tek kişilik koltukta seyahat edeceğimiz kesin. Çünkü duygular karşılıklı olsa bile, o duyguların seviyesi ve yaşamın ne kadarı üzerinde etkili olduğu, kişinin kendisine bağlı. Peki sınır nerede? Aşkla duygusal bağımlılığı birbirinden ayıran ne? Bu ayrımı yapmak için öncelikle, aşkın bir tapınma olduğu düşüncesini tartışmak, bize bütün o fedakarlıkları yaptıranın aşk mı, yoksa kendi kontrolsüzlüğümüz mü olduğunu sorgulamak gerek. Çünkü aslında, başta da söylediğimiz gibi, aşkın bizi duygusal anlamda zayıf, kırılgan ve mantıksız kılmasını isteyen biziz. Bizi başka bir insan yapan duygu ve davranışları kimse bize dayatmıyor, duygusal bağımlılık tehlikesini kendimiz davet ediyoruz. Belki de aşka emek harcamakla kendinden ödün vermek arasındaki farkı gözden kaçırıyoruz. Bir duygusal ilişkiyi yürütmek tabii ki iki tarafın da istek, çaba ve enerjisini ister.

Kadın erkeği tanrılaştırdıkça erkek bundan huzursuz olur, çünkü tanrılar kusursuzdur. Peki ya erkekler?

Birliktelik, verilen her türlü kararda ister istemez diğerini hesaba katmayı, sorumluluk almayı ve bazen vazgeçmeyi bilmeyi gerektirir. Ancak bu vazgeçişin boyutları kendi hayatını çöpe atma ya da kişiliğini bir başkasının istekleri doğrultusunda değiştirmeye çalışma noktasına varırsa, bağımlılık başlamış demektir. Duygusal bağımlılıkla aşk arasındaki fark, 'onsuz yaşayamam'la 'onsuz da yaşarım ama onunla yaşamak istiyorum' arasındaki farktır.

Tanrılar da mutlu değil!

Duygusal bağımlılığın, kadının yaşamını bir erkek üzerine kurmaya çalışmasının olumsuz sonuçları, o erkeği de etkiler. Kadın erkeği tanrılaştırdıkça, erkek huzursuz olur çünkü tanrıların da bazı yükümlülükleri vardır: Kusursuz olmak gibi! O yüzden, birlikte olduğu kadının kendisine bu denli bağımlı olması ve kendisinden de bu bağımlılığı ödüllendirmesini beklemesi erkeği zorlar ve ürkütür. Yani duygusal bağımlılık aslında karşı tarafı da baskı altına sokar. Duygu yoğunluğunun ve aşkı yaşayış biçiminin iki tarafta birebir aynı olması elbette mümkün değil ama ilişkideki güç dengesinin tutturulamaması, beraberlikte bir süre sonra sömürünün hakim olmaya başlamasına yol açar.

Aşk söz konusu olduğunda, kadınlar beyinlerindeki şalteri indirmeye daha meyilli olabiliyorlar. Bu da onları ilişki boyunca dengesiz ve aşırı duygusal kılıyor, tepkilerini uç noktalara taşıyor. Kendilerini kayıtsız şartsız erkeklere adamış gibi görünüyorlar ama aslında bunun karşılığında bazı beklentileri ve de erkekler bu beklentileri karşılayamadığında ya da araya ilişkiye nefes aldıracak bir mesafe koymaya kalktıkları zaman, hayal kırıklığına uğruyorlar; bu defa erkekleri nankör' ve duyarsızlıkla suçluyorlar.

Gerçekten de uzmanlar, duygusal bağımlılığın özellikle erkeğin kadına çok da eşitlikçi davranmadığı, ilişkiyi istediği gibi yönlendirdiği, kadın üzerinde iktidar kurma eğilimi gösterdiği, hatta onu gördüğü durumlarda ortaya çıktığını söylüyorlar. Sömürü bağımlılığı, bağımlılık sömürüyü besliyor. Erkek, kadının bütün güvensizlik, kaygı, korku, kompleks ve gizli yaralarının anahtarının kendisinde olduğunu ve bu anahtarı istediği zaman kullanabileceğini biliyor. Tek bir sözünün ya da hareketinin birlikte olduğu kadının egosunu doruklara çıkarabileceğini ya da tam tersine
bir edebileceğini de... Bu da ona saygı duymasını, hayran olmasını, onu kaybetmekten korkmasını olanak getiriyor; sağlıklı bir ilişkiyi besleyen bütün kaynakları kurutuyor.
buse isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:02.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

spacer kocaeli escort bursa escort bursa escort bursa escort seks hikayeleri seks filmi izle etlik escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti rus escort çankaya escort etlik escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin gaziantep escort bayan gaziantep escort seks hikayeleri gaziantep escort Canlı bahis siteleri escort escort escort travestileri travestileri Escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com etlik escort etimesgut escort istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan sincan escort antalya rus escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51