buse

Yeni bir aşka yelken açtınız, içiniz kıpır kıpır. Bu kez doğru adamı bulduğunuza eminsiniz. Peki onu elinizden kaçırmak için yine aynı hataları yapmaya niyetiniz var mı?

Ne zaman aşka düşsek, kendimizi zapt edemez, engelleyemez bir hale geliyoruz. Sanki yaptıklarımızdan biz sorumlu değiliz veya onları yapan biz değiliz… Üst üste yaptığımız aşk hataları sonuçta acı dolu günler yaşamamıza ve bazen de aşka küsmemize neden olabiliyor. Oysa belli başlı hatalardan uzak durarak aşk hayatımızda mutluluğa erişebiliriz!


FALCI MI SEVGİLİ Mİ?
Falcı sevgili isteriz hepimiz. Aklımızdan geçeni okumasını bekleriz. Her zaman hissettiklerimizi tahmin edeceğine dair bir fikrimiz vardır. Nedense… “Hafta sonu sizinkilere gidecek misin?” diye gülümseyerek sorarız. Adamın aklında olmayan bir programı yaratırız. Onun da bir anda aklına yatar, “Olur, giderim” der. Biz de surat asarız. Oysa söylemek istediğimiz, “Hafta sonu başka program yapma, birlikte geçirelim”dir. Ancak bunu dolaylı yoldan söyleyerek müneccim olmasını bekleriz. Akşam eve geldiğinde yüzümüz asıktır. “Neyin var?” diye sorar. “Yok bir şey!” deriz. Bir daha sorar, “Ama yüzün asık, bir şey mi oldu?” Bir daha “Yok bir şey” deriz. Adam da televizyonu açar ve gazetesini okumaya başlar çünkü o normal olarak karşısındakinin sözlerine inanma eğilimi içindedir. “Yok bir şey”, onun sözlüğünde “yok bir şey”dir. Sadece biz kadınlarda yok bir şey, “Aslında var ama ısrar etmen lazım çünkü benimle ilgilenmene ihtiyacım var” anlamına gelir. Yani biz falcı veya medyum bir sevgili isteriz ki; aklımızdan geçeni okuyabilsin!

AŞKIN KÖLESİ OLMAYIN
Bundan önce bir hayatımız yokmuş gibi, bütün planlarımızı artık onun üstüne yaparız. İki hafta önce tanışmış olmamıza rağmen mini eteğimizi atar, kırmızı rujumuzu bir daha kullanmayız. Emir eri haline gelir, ne diyorsa onu yaparız. Arkadaşlarımızla görüşemeyiz çünkü ne zaman arasa hazır halde evde olmamız gerekir. Hayatımızdan, kişiliğimizden ödün veririz. Kendisine köle olmuş birinden her insanın kısa bir zaman sonra sıkılacağını düşünmeyiz.

Bir adamı elinizden kaçırmak istiyorsanız, yapmanız gerekenler basit: Onun kölesi ve annesi olun... Hemen yeni bir arayışa başlar.

YENİ BİR SEVGİLİ ARAMAYA NE ZAMAN BAŞLAR?
İlişkimizin üçüncü haftasında annesinin rollerini üstleniriz. “İlacını içtin mi, üstünü sıkı giyindin mi, akşam erken yatın mı, arkadaşının doğumgünü hediyesini aldın mı?” gibi sorularla onun annesi, asistanı, hemşiresi olmak gibi rollere soyunuruz. Bu arada o da kendine sevgili rolünü oynayacak birini aramaya başlar muhtemelen!


FAZLA KISKANÇLIK TEZ AYRILIK GETİRİR
Kıskanırız da kıskanırız! Öncelikle kim onu bizden almayı düşünüyor olabilir diye bir liste oluştururuz. Eski sevgilileri liste başına yazılır. Sonra erkek arkadaşlarını listede ikinci sıraya koyarız. Neden mi? Bizimle evde film seyretmek yerine, onlarla kebapçıya gitmiş olması sinirimizi bozar. Hala onun hayatına normal olarak devam ettiğini, sadece bizim hayatımızı yok sayarak ona endekslendiğimizi anlamayız. Mantığımızı devreden çıkarır ve gittikçe paranoyak oluruz.

EZİYETİ SEVERİZ
İnsan tuvalete giderken telefonunu yanında taşır mı? Ya duyamazsak... Yahu nasıl duyamazsın, zaten kulağının ve gözünün teki telefona yapışık! Mesaj yollarsa... Ayrıca tut ki tuvaletteyken aradı, çıkınca sen de geri ararsın, ölüm yok ya ucunda? Mesajına da 10 saniye sonra cevap verirsin, olur biter! Yok ama olmaz! Saatle başlayan yarışımız, uykunun galip geleceği ana kadar devam eder. Biz ne olursa olsun bekleriz. Aramayacağını bilerek telefonun çalmasını, yollamayacağını bilerek mektup yazmasını, gelmeyeceğini bilerek kapının zilinin çalmasını bekleriz. Çünkü en çok kendimize eziyet etmeyi severiz.

AŞK ACELEYE GELMEZ
Tanıştığımız ilk gün hayat hikayemizi adamın önüne sereriz. İkinci gün bütün sırlarımızı anlatırız. Üçüncü gün evlilik planlarını yapar, çocuğumuzun adını koymaya kalkarız. “Seni seviyorum” demek için ilişkinin ilk gecesinin geçmesi yeterlidir. Ortak hesap açmaya, cüzdanları ve evleri birleştirmeye ise dördüncü gün karar veririz.

AYNI TİPE TAKILIP KALMAYIN
Geçmişten hiç ders almaz, hep aynı tarz adamları seçer ve aynı hataları yaparız. Sonra da ne kadar kısmetsiz olduğumuza ve kaderin kötülüğüne ağlarız. Konu aşk olunca bizde ne akıl kalır ne mantık, biz kadınlar bir türlü akıllanmayız