Temel otelin birinde dursun ile birlikte garsonluk yapmaktadır.
Dursun temelin müşterilerle nasıl anlaştığını şaşkınlıkla izlerken temele şöyle der:
Uy temel sen ingilizceyu nerden bileysun da demiş.
Temel çok basit da hemen sana göstereyum demiş ve kendilerine bi kaç metre uzaklıktaki masada oturan bi müşteriye "come here" demiş.
Müşteri bunu duyar duymaz temelle dursunun yanına gelmiş.
Dursun bunu görünce:
"Uy buni ben da biliyrum da sıkiyusa adami tekrar masasina gönder "demiş.
Bunun üzerine temel adamın oturacağı masanın yanına giderek "come here da" demiş.

Temel'in, beş kızından sonra bir oğlu olmuş.
Aile bunu günlerce süren şölen ve törenlerle kutlamış.
Ne var ki, aradan aylar geçmesine karşın çocuğa verilecek
isim konusunda aile meclisi bir türlü anlaşamamış ve biri Dursun,
diğeri İdris, bir diğeri ise Memiş olsun derken, baba
Temel üzgün bir ses tonuyla "Bu böyle sürüp gidemez.
Siz en iyisi bu çocuğa Temel ismini verin, ben olmazsa
kendime başka bir isim bulurum, sağlık olsun" der.