Temel ile küçük oğlu çizgi film izlerler. Temel oğluna kaplumbağalarla ilgili bilgi verir. Kabuklarını evleri gibi kullandıklarını söylerler.
O sırada kaplumbağanın birinde kabuk olmadığını görür Temel'in oğlu ve döner babasına:

-Baba hani kabuklar bunlarun evleriydi da. Ha bunda kabuk yoktur...
Ne diyeceğini bilemeyen Temel şöyle geçiştirir:
- Uşağum o borcuni ödememiş haciz gelmiş evune..

Temel bir gün Amerika'ya gider ama tek kelime ingilizce bilmemektedir. Türk konsolosluğuna gider.

- Abi açlıktan ölücem burda bir yiyecek ismi söyleyin de lokantaya gidince bari onun adını söyleyeyim.
Bizimkilerde:
- 'keyk' dersen onlar sana kek getirirler afiyetle yersin' der.
Temel gider restorana garson gelir.
'vat du yu vant sör'. 'ee..eee... keyk!' der Temel. Garson hemen gider bi kek kapıp gelir. Temel gayet mutlu yer kekini gider. 2 hafta geçer 3-4-5 derken Temel'in kek görünce midesi bulanacak hale gelir. Tekrar gider konsolosluğa
- Abi başka bir şey daha söyleyin gına geldi kekten. - Tamam aslanım git 'epıl pay' de onlar sana elmalı turta getirecek bide ondan yersin' derler.
Temel farklı birşey yiyecek olmanın heyecanıyla restorana gider, garson gelir
- 'vat du yu vant sör'...
Temel yapıştırır 'epıl pay!'
Garson; 'ayskrim or vitaut ayskrim?' Temel: 'eee...eeee... keyk!!'