TÜketim Çilginligi ruhumuzu da tÜketiyor!!!

[eg24]

Çagimizin en büyük problemlerinden biri olan tüketim çilginliginin baslica nedeni “doyumsuzluk” faktörü olarak belirtiliyor. Sanilanin aksine “ne kadar çok seye sahip olursak, o kadar çok mutlu oluruz” düsüncesi insanlari zamanla mutsuzluga sürüklüyor.

Degisim Psikoloji ve Danismanlik Merkezi’nden Psikolog Ayse Yanik Knudsen, “çogu zaman sahip olduklarimiz yeterli gelmiyor, yeme, içme, barinma, saglik, giyinme ve egitim gibi temel ihtiyaçlarimizi karsilayabilsek de yeni arayislar içine giriyoruz. Asiri yemek yiyoruz, çok alisveris yapiyoruz, çok fazla seksüel iliski ariyoruz ve hep daha fazlasini istiyoruz. Is yerinde doyumsuzluk yasiyor, kariyer ve yükselme hirsiyla basariya giden yolda hatalar yapiyoruz. Para kazandikça daha çok para kazanma istegi olusuyor. Bu nedenle strese giriyoruz, yasamimizi yasanmaz sekillere sokuyoruz, çok az seylerden zevk aliyor doyumsuz ve sikayetçi oluyoruz. Sonuç olarak ise yine mutsuz hissediyoruz” seklinde açikliyor.

Bedenlerimiz doyarken ruhumuz aç kaliyor

Içinde bulundugumuz manevi boslugu giderebilmek için olumsuz davranis biçimleri sergileyebiliyoruz. Yapilan arastirmalarda bazi temel ihtiyaçlari karsilamak için gerekli olan para ile lüks malzemelere ödenen rakamlar karsilastirildiginda ortaya ilginç bir tablo çikiyor. Buna göre, dünya genelinde kadinlar yilda 18 milyar dolari makyaj malzemelerine verirken parfüme 15 milyar dolar harcaniyor. Sürekli olarak bedene yatirim yapmak ve bedenin sinirsiz taleplerini karsilamaya çalismak pek çok hastaliginda tetikleyicisi oluyor. Psikolog Ayse Yanik Knudsen, bilgi ve teknolojinin bas döndürücü bir hizla gelistigi günümüzde; haberlesme, ulasim, sehirlesme, ticaret, sanayi, turizm ve hemen diger bütün sahalarda meydana gelen ilerlemeler, insanin manevi ve ruh varligindan çok, maddi varligina hizmet ettigini belirtiyor.

Alisveris ve tüketim çilginligi

Içinde bulundugumuz çagda tüketim çilginligi, üretimin inanilmaz boyutlara ulasmasi ve binlerce yeni ürünün piyasaya sürülmesi ile kendini göstermektedir. Ardindan, bu ürünlerin insanlar tarafindan bir ihtiyaç olarak algilanmasi ve tüketilmesi için reklam kampanyalari baslatilmaktadir. Insanlar, her yil yaklasik 500 milyar dolarin harcandigi bu reklamlar vasitasiyla, kendisine sunulan hayat tarzini ve ürünleri elde edebilmek için kitle içgüdüsüyle acimasiz bir yarisin içine sürüklenmektedirler. Ayse Yanik Knudsen, “Sürekli aliyoruz ama mutlu degiliz. Çünkü çok fazla seye sahip olunca sahip olduklarimizin farkindaligini kaybediyoruz. Limitlerinin üzerinde harcadigimiz kredi kartlarimizla beraber tehlikeli bir serüvenin içinde bocaliyoruz. Maneviyat ve paylasma hayatimizin kaybolan ögeleri ne yazik ki” diye belirtiyor.

Asiri yemek yeme

Psikolojik açlik ve sürekli yemek yeme istegi beraberinde birçok olumsuz durumu da beraberinde getiriyor. Obezite, tek basina olmasa da yol açtigi diger önemli ve öldürücü hastaliklarla beraber hayatimizi tehdit ederken, zamanla sosyal iliskilere de zarar verebiliyor. Açlik güdüsü bastirilamadiginda, asiri yeme istegiyle sismanlarsiniz duygulariniza daha çok yabacilasir bedeninizden hoslanmaz hale gelirsiniz. Oysa ki bedensel doyum ruhun orucundan geçiyor. Yani doymak aslinda az yemekten, bedenin tatmini ruhsal doyumdan ve her seye sahip olma arzusundan vazgeçtigimiz zaman gerçeklesiyor. Korkularinizi endiselerinizi beslersiniz onlara çözüm bulanamadigi için daha da karmasik ve büyük hale gelirler.

Cinsel Doyumsuzluk

Baskalarinin yasam tarzlarina imrenip onlarin sahip olduklarini istiyoruz. Baskalarina ait olan mutluluklari istiyoruz. Iliskilerimizde baskalarinin hayatlariyla kiyaslama yapiyoruz. Sürekli arayis içerisinde olmak elindekiyle yetinmemek, hayattan tam olarak ne beklediginin farkinda olmamak sapkinliga neden olabiliyor.

Cinselligin manevi haz kismini bir tarafa birakip sadece bedensel doyum saglamaya çalisiyoruz. Psikolog Ayse Yanik Knudsen, “Daha fazla kisiyle birlikte olma istegi doyumsuzlugun ve bunun dogurdugu asiri cinsellik düskünlügünün bir nedeni çocuklugun güvensiz ve sevgisiz bir ortamda geçmis olmasidir. Genç insanlarin çocuklukta bulamadiklari ruhsal ve bedensel sicakligi sürekli degisen eslerde arayabilmektedirler. Bosanma oranlarinin evlenme oranlarina göre daha çok artis kaydetmesi iliski tüketiminin de üzücü boyutlara ulastiginin çarpici bir göstergesidir.”

Doyumsuzluk depresyona neden oluyor

Depresyon çagimizda en sik rastlanan ruhsal bir sikinti süreci olarak çok sik karsimiza çikiyor. Sadece kendi sikinti ve dertlerimizle bogusmak yerine, yakin ya da uzak çevremizdekilerin de neler yasadiklarini görmek ve hatta elimizden geleni yapmak bir çesit tedavi metodudur aslinda. Asiri tüketen toplumlarda, ekonomik problemlerin yaninda zamanla ahlaki problemler de çogalmaktadir. Alkol, sigara ve uyusturucu gibi maddelerin tüketimi; aile ve toplum açisindan büyük sosyal ve ekonomik çöküntülere sebep olmaktadir. Knudsen, “Ihtiyaci olan yerine ihtiyaci olmayani kendimize örnek aldik. Sahip olduklarimiz yerine sahip olmadiklarimizi görüyoruz. Içimizdeki boslugu doldurmanin yolu hep almak degil aslinda bazen de karsiliksiz verebilmektir.” diyor.

Nasil bas edilir?

• Ailenizle ve arkadaslarinizla vakit geçirmeyi ihmal etmeyin.
• Sosyal etkinliklere katilin sosyal projelerde yer alin, bu durum sizin hayata bakis açinizi degistirecektir.
• Bu açlik ve tüketim düsüncesi ile bas edebilmek için sizi oyalayacak aktiviteler bulun.
• Yürüyüse çikmak, sorunu anlayip ne oldugunu buldugunuzda bu sorun hakkinda konusup destek almak size iyi gelebilir.
• Asiri uykudan kaçinin.
• Hobiler edinin ve hobilerinizi düzenli olarak yapmaya gayret edin.
• Yemek yeme davranisinizin üzerinde sürekli olarak düsünmek, o an hissettiginiz duygularin yogunlugunu artirabilir. Bu yüzden hobilerle ugrasmak, ilginizi, baska yöne kaydiriyor olmaniz ise yarayacaktir.
• Karniniz açken alisveris yapmayin.
• Zihinsel aktiviteler oyalanmak için oldukça iyi ugraslardir örnegin bulmaca çözmek, kitap okumak gibi.