Su içerek bu hastaligi yenebilirsiniz!

[eg24]

Suyun vücuda yararlari arasinda metabolizmayi hizlandirmasi, cildi nemlendirmesi, sindirimi kolaylastirmasinin yani sira bir büyük etkisi daha var ki, günde 2,5 litreye yakin su içip 2 litreye yakin idrar çikararak böbrek tasi hastaliginin riski azaliyor.

Acibadem Kadiköy Hastanesi Üroloji Uzmani Dr. Bora Özveren, herhangi bir ilaç kullanmadan, ameliyat geçirmeden, tas kirma operasyonuna gerek kalmadan sadece su içerek bir kiside tas hastaliginin nüks etme riskinin yüzde 55 oraninda azaldigini belirtiyor.

Bazilarimiz su içmeyi sevmiyor, bazilarimiz unutuyor. Oysa adeta çocuklarin ev ödevlerini yapmalari gibi gün içinde belli bir disiplin ve kararlilik içinde su içmeyi görev haline getirmek gerekiyor. Yanlis bir inanis sonucunda özellikle de kadinlar ‘su içsem yariyor’ diyerek fazla su içerek bile kilo aldiklarina inaniyor. Oysa kilo almanin en önemli nedenleri arasinda hareketsizlik ve metabolizmanin az çalismasi geliyor. Su içmek de metabolizmanin saglikli çalismasina katkida bulunuyor. Suyun tek faydasi da bu degil üstelik. Ülkemizde tas hastaligi erkekler basta olmak üzere toplumumuzda yüzde 5-20 oraninda görülüyor. Batili ülkelerde de ayni rakamlari görmek mümkün. Üroloji Uzmani Dr. Bora Özveren de suyun yararlarinin israrla ve bikmadan anlatilmasi gerektigine inaniyor ve tas hastaligina yönelik önleyici etkisi konusunda sunlari söylüyor:

“Bizim böbrek tasi hastalarina öteden beri önerdigimiz, basit bir sorumluluk olan günde 2-2,5 litre suyu içmeleridir. Kisi 2 litre civarinda idrar çikarabilirse, tas riskinde yüzde 55 gibi bir risk azalmasi oluyor, bu da su içerek oluyor. Insanlara ciddi bir mali külfet yaratmiyor, ilaç kullanmaya gerek yok. Sadece sivi alimi sayesinde riskin azaltilmasi, ameliyat, hastane basvurusu ve ilaç tedavisi ihtiyaçlarini ortadan kaldirmasindan dolayi ekonomiye daha az yük getiriyor.”

TAS NEDEN OLUYOR, EN ÇOK BU SORULUYOR

Tas olusumu nedeniyle hekime basvuran kisilerin en çok tasin neden olustuguna iliskin soru sorduklarina deginen Dr. Bora Özveren, “Tas olusumunda diyet aliskanliklari ve yasam tarzi dedigimiz çevresel faktörlerin varligi, tas olusumunda etkilidir. Sehir hayatinda, günümüzde daha fazla hayvansal protein alimi ve yüksek miktarda tuz tüketimi sorun yaratiyor. Rafine sekerli yiyecek ve içeceklerin de olumsuz bir payi var. Degismeyen ve mutlaka önemli olan da genetik ve ailesel yatkinliktir” diyor. Vücutta olusan taslarin tespitinde en kesin tani yönteminin ilaçsiz karin tomografisi oldugunu, düsük radyasyon riski nedeniyle yetiskin hastalar açisindan korkuldugu gibi tehlike yaratmadigini belirten Dr. Bora Özveren, bu sekilde 1-2 milmetre boyuttaki taslarin bile rahatlikla saptanabildigini söylüyor.

TEDAVISI NASIL YAPILIYOR?

Tas hastaliginin tedavisinin tas kirma ve endoskopik ameliyatlarla yapilabildigini vurgulayan Dr. Bora Özveren, tedavi hakkinda su bilgileri veriyor:

Hastalarda olusan her tas, mutlaka tas kirma tedavisine uygundur diye düsünmemek gerekiyor.

Sok dalgalariyla yapilan tas kirma tedavisi, tas böbrek içerisinde ya da üst idrar kanalindaysa, boyutu 1 cm’den küçükse basarili sonuç veriyor.

Eger tas boyutu 1 cm’yi asiyorsa tas kirma tedavisi pek çok hasta için pratik bir çözüm olmuyor ve basarisi azaliyor. Genellikle bu tedaviler, taslar 1 cm’den küçük taslarda yüzde 70-80 oraninda basarili olunuyor, beste birinde ise birden fazla seans gerekiyor.

Günümüzde “Fleksible Üreteroskopi” yöntemi ile, anestezi altinda ama daha kisa bir sürede idrar yolunun her yerindeki taslara çok rahatlikla ulasabilme imkani var. Ucunda kamera olan esnek bir alet olan “üreteroskop” yardimiyla taslarin çikarilabilmesi ya da lazer ile kum haline getirilmesi mümkün olabiliyor. Bu yöntem kullanildiginda hasta 24 saat dolmadan taburcu olabiliyor. Özellikle de tas kirma tedavisine dirençli olan sert taslarin tedavisinde etkili olan bu yöntem çok sisman hastalarda, vücut kitle indeksi 30’u geçen kisilerde de en uygun tedavi sekli olarak biliniyor.

Üreteroskopik tas tedavisi hastanede yatis süresini kisaltiyor, ise daha hizli dönmeyi sagliyor, bu nedenle is gücü kaybini en aza indiriyor. Daha az agri oluyor. Günümüzde büyük böbrek taslarinda da kullanilabiliyor. Lazer kullanilarak yapilan fleksibl üreteroskopik ameliyatlarda 2 cm’den küçük taslarda yüzde 100’e yakin basari orani, yani tastan tamamen arinma olanagi var. Taslar 2 cm’den büyükse yüzde 85 civarinda tassizlik orani elde edilebiliyor.