Kiklad Adaları, Yunanistan’ın en çok turist ağırladığı adalar bugün. Bu adalar gurubunun da yıldızı yükselenlerinden birisi de Paros Adası. Tertemiz berrak plajları, sakin ve sevimli köyleri, beyaz badanalı evleri ve korunmuş doğallığıyla gelenleri etkiliyor. Jet sosyetenin tatil durağı, gece hayatıyla ünlü Santorini ve Mikonos adaları kadar ünlü olmasa da, Yunanlıların ve orta yaş üstü kaliteli Avrupa turistlerin tercih ettiği güzel bir ada.
Milos ve Ios adaları gezim sonrasındaki rotamda yer alan Paros Adası, mavinin her tonunu görebileceğiniz nefis plajları, zeytin ağaçları ve bağlarla kaplı tepeleri ile diğer gezdiğim iki adaya göre daha yeşil, daha canlı bir manzara sunuyor.
Kiklad Adalarının yükselen yıldızı Paros’ta tam bir Akdeniz atmosferi hakim, ne yana baksanız bir sükunet, bir huzur, bir dinginlik var. Zaman sanki yavaş, hem de çok yavaş akıyor burada sanki.



Paros, Yunan Adaları içerisinde son yılların ilgi görenlerinden birisi
Adaya gelen gemiler, dev turist feribotları ve cruise gemileri Parikia’daki limana yanaşıyor. Atina’daki Pire Limanı’ndan yola çıkan gemiler 4 saatte adaya ulaşıyor.
Paros’un antik çağlardaki zenginliği adadan çıkarılan saf beyaz mermerden geliyor. Bugün dünya müzelerindeki en güzel antik heykellerin bir çoğunun olduğu gibi, Medici Venus, Nike of Samothrace, Hermes ve bebek Dionysus heykelleri, Parthenon’un çatısı Paros mermeriyle yapılmış. Napolyon’un mezarı da Paros mermerinden yapıldığı biliniyor.

Adanın liman kasabası ve aynı zamanda başkenti olan Pairika, Hora olarak da isimlendiriliyor. Yaklaşık 3,000 kişinin yaşadığı Parikia, aynı zamanda Paros Adası’nın ticaret merkezi. Liman çevresinde, tipik Kiklad mimarisi ile dizilmiş renkli ahşap kapılı, beyaz badanalı küp şeklinde tasarıma sahip çatısız evler sıralanıyor; resmi daireler, restoranlar ve kafeler, gece kulüpleri, dükkânlar bu bölgede yer alıyor.
Limanda ilk göze çarpan şey ise hemen kıyıda bulunan ve adaya gelen misafirleri selamlayan, yine beyaz badanalı sevimli yel değirmeni. Bu aynı zamanda Paros’un da sembolü aynı zamanda. Güzel mekânların sıralandığı geniş ve uzun kordonu ile ilgi gören bir tatil merkezi burası.
Parikia merkezde, limanın hemen karşısında uzayan caddede yer alan kilise ise adada öncelikle görülmesi gereken yerlerin başında yer alıyor.



Naoussa’nın en eski kilisesi
Yunanistan’ın en eski kiliselerinden Panagia Ekatontapiliani, diğer adıyla 100 Kapılı kilise, Bizans döneminden kalma önemli bir kutsal yer. İstanbul’daki Ayasofya ile benzer mimariye sahip kilisenin yapılış tarihi MS 326’ya uzanıyor. Hristiyanlar için önemli bir hac yeri olan kilise, Bizans İmparatoru Konstantin’in annesi tarafından yaptırılmış.
Limandan yürüyerek birkaç dakika uzaklıkta, tepede ise tarihi Parikia’nın kalbi olan Kastro (Kale) yer alıyor. 13. Yüzyıldan kalma, orta çağ kalesi kalıntılarının olduğu kale bu bölgenin en yüksek yeri. Ada manzarasının keyfini çıkarmak için ideal.



Panagia Ekatontapiliani, diğer adıyla 100 Kapılı kilise.
Sahil yolunun devamında, uzayıp giden salaş ama bir o kadar temiz ve sakin plaj bölgesi uzanıyor. Deniz keyfi yapmak için ideal. Hemen onun karşısında ise begonvillerin süslediği oteller ve restoranlar bulunuyor. Hangisine otursanız insanı mutlu eden lezzetler sunuluyor.
Benim tavsiyem ise Ephessus Restaurant. Yemekler nefis, çok az da olsa birkaç Türkçe kelime sohbet de edebildik. Hemen karşıda sahilde ise ağaçların altında hamaklar ve masalar var. Huzur ve dinlenmek için ideal. Aynı yolun birkaç km devamında ise Parikia merkezin tam karşısında şahane plajlar uzanıyor. Beach club tarzı yerlerin olduğu bu plajlar deniz sevdalıları için doğru adres.



Ephessus Restaurant
Paros Adası’nda tanıştığım, İstanbullu bir Rum olan Alexis Kalaitzoglou’nun ve kızının işlettiği dükkâna uğramadan dönmek olmaz. Neredeyse 50 yıldır İstanbul’dan ayrılmış olan olan Alexis çok iyi Türkçe konuşuyor ve Paros Natura isimli hediyelik eşya mağazasını kızıyla birlikte işletiyor. Alışveriş ve hediyelik eşya almanın ötesinde, kendisiyle sohbet etme ve vereceği değerli bilgileri almak adına bir kenara not edin. Selamımı söylemeyi unutmayın!



Paros Natura

Nausa (Naousa) Köyü, Paros Adasının en baştan çıkarıcı yeri bana göre. Ne yana baksanız içinizden fotoğraf çekmek geliyor; beyaz badanalı iki katlı evlerin arasında mavi iskemleli şirin mi şirin kafeler, restoranlar, taş döşeli dar sokaklar ve begonviller.
Cyclades Adalarının en büyüklerinden birisi olan Paros Adası’nın, en sevdiğimiz yeri olan Naoussa’da oradan oraya koşuşturma, telaş yok. Adanın kültür merkezi olan Nausa, şairlerin, ressamlar ve yazarların yaşadığı, jet sosyetenin tercih ettiği küçük ama çok gözde mekânların olduğu bir kasaba. Parikia Limanı’nın hemen önündeki otobüs terminalinden yarım saatte buraya ulaşmak mümkün. Ben iki günlüğüne araba kiralamıştım, en iyisi adayı arabayla keşfetmek (karent.gr).



Nausa, Paros Adası’nın en popüler köylerinden birisi
Her ne kadar ünlülerin gittiği kozmopolit bir yer olarak bilinse de, Nausa, dar ve taş döşeli dar sokakları, butik mağazaları, şirin kafeleriyle herkesin kendini bulabileceği keyifli bir köy.
Oturduğunuz yerden kahvenizi içerek denizi izlemek ve dalgaların kayalara vuran sesini dinlemek, denize nazır kafe ve restoranlarda Yunan mutfağının lezzetlerini tatmak ve güneşi batırmak için şahane. Ayrıca Naoussa’da adanın en ünlü barları ve gece kulüpleri bulunuyor. Gece hayatını sevenleri özellikle haftas onları hareketli bir gece bekliyor.



Paros Adası, üzüm bağları ve şarapçılığı ile de ünlü. Aghioi Anargyroi plajı yakınlarındaki Moraitis Winery, 1910 yılından bu yana hizmet veriyor (paroswines.gr). Üç nesildir bir aile işletmesi olan şarap evinde, şarap tadımı yapılabilir veya mahzen gezilebilir.

Paros limanından her on beş dakikada kalkan küçük teknelerle 15 dakikada geçilen Antiparos, nefis koyları ve plajları, mavi kubbeli küçük şapelleri, canlı kafe, taverna, beach club ve restoranlarıyla tipik sevimli bir Yunan Adası.
Antiparos civarında beş adet plaj bulunuyor ve bunların her birine yürümek ise çok kısa zaman alıyor. Sakin ve huzurlu bir tatil yaparak dinlenmek isteyenler için ideal. Tom Hanks ve Madonna’nın burada villası olduğu söyleniyor. Su sporları, rüzgar sörfü, dalış gibi sporlarla ilgilenenlerin de gözdesi.

Adanın yerlilerinin takıldığı küçük bir balıkçı köyü olan Aliki, bana göre tam bir lezzet durağı. Denizin üzerinde kazıklar üzerinde oturtulmuş restoranları ve tavernaları, yemekten ve sohbetten anlayan çoğunluğu orta yaş üstü aileleri ağırlıyor. Deniz ürünler, kızartmalar, salatalar, mezeler ve uzo eşliğinde burada güneşi batırmak iyi fikir.



Aliki Köyü Yunan mutfağını keşfetmek için doğru adres
Parikia’nın 13 km güneyinde yer alan Aliki, güzel kumlu temiz plajı ile çocuklu aileler için ideal bir rota. Pek beğendiğim Aliki, ayrılması zor bir yer oldu.

Paros’ta da konaklama hizmetleri oldukça gelişmiş ve hemen her bütçeye hitap edecek alternatif butik oteller, pansiyonlar ve oteller bulunuyor
Adanın neresinde konaklarsanız konaklayın memnun edici özelliklere sahip. Çocuklu aileler için benim tavsiyem Aliki, eğlenceye, gece hayatına düşkün, kalabalık sevenler için Nausa uygun olabilir. Elbette Parikia plajının karşısında sıralan oteller de uygun tercih, hem de ekonomikler.



Saint Andrea Seaside Resort
Parikia Plajı karşısında Irene Hotel; araç kiralayıp da iyi otelde kalmak istiyorum diyenler için Saint Andrea Seaside Resort uygun seçim.