Alt 24 Şubat 2015, 14:41   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 01 Şubat 2015
Mesajlar: 6,382
Standart Kurtlar Vadisi Pusu 247.bölüm Analizi

Bu dizide bir takas yoktur ki olaysız geçsin. Tamam, 12 yılda vardır muhakkak ama hemen aklımıza gelemeyecek kadar ayrıntıda kalmıştır. Bu sefer olacak gibiydi. Sakin bir alışveriş oldu. Tam bir al gülüm ver gülüm.. Geçen bölümde Polat’ın bir teknede beklediğini sanmıştım. Meğer o da sahilden rönt yapıyormuş. “E iyi bari şimdi ne olacak?” derken Brandon’un kaşıntısı tuttu. Bir kaşınır, iki kaşınır sonunda elbet biri kaşır. Polat’a kısmetmiş.

Brandon’u dolma yapıp, içine bomba koyma fikri daha önce yorumlarda söylenmişti zaten. Fakat Polat’ın böyle sinsice bir hareket yapması karakter olarak ne kadar değiştiğinin ikinci ciddi örneği oldu. İlkini hatırlarsanız yerde vurulmuş adama sıkmıştı. Polat’ın davası zıt olabilir ama yöntemleri giderek düşmanına benzemeye başladı. Üzüm üzüme baka baka bir yerinden kararacaktı elbet...

Yeni yöntemini hem beğeniyorum hem de beğenmiyorum. Karışık hislerdeyim. Bir yandan delikanlılığın şanına leke sürülmüş gibi geliyor... En son Cerrahpaşalılarla mücadele tarzlarını böylesi beğenmemiştim. Ailesine falan musallat olmuşlardı ve hatta Cerrahpaşalı’dan aynı mekanizmayla ama içi boş silahla ‘delikanlılık ayarı’ yemişlerdi. Diğer yandan beğeniyorum zira bu adamlar zaten çok güçlü. Safi delikanlılıkla Yusuf Miroğlu da nereye kadar gidebilmişti ki? Fikrim hangi yöne daha çok meyleder zaman gösterecek.

Takas sonrasına hazırlananlar sadece Polatlar değilmiş. Mr. Smith’in Türkiye’de daha ayı dolmadı şimdiden eşkiya gibi yol kesmeye başladı. Dedi dersiniz üç aya kalmaz lahmacunun arasına pide koyar da yer bu adam. Oturup müzik dinlemesini takdir etmedim değil. Bizimkiler bu tarz hobilere pek zaman yaratamıyor ama adam operasyon öncesini bile değerlendiriyor. Keşke ne dinlediğini de duysaydık.

Kendine de o kadar güveniyor ki çapraz ateşe alma gereği bile duymamış. Baktı konvoy geliyor, saldırın! Çatışma’nın uzamasından keyif aldım ama bizimkilerin keklik gibi düşmesi hiç hoşuma gitmedi. Kurşunun nereden geldiğini bilmeden nasıl açık hedef olursun? Tamam annen seni bu vatan için doğurdu ama ölmek için de bu kadar hevesli olunmaz yani... Bak ne diyor elin oğlu? “ölmeye değil, öldürmeye geldik.” Gayet mantıklı.

Çatışma devam edip, bizimkiler birbir düşerken aklıma eski Vadi geldi. Şimdi olaydı diye düşündüm... Bir Abdülhey, bir Memati olaydı çoktan bir yerlerden yetişmişlerdi. Aklımdan geçirir geçirmez Siyah Sancak konvoyun önünde bitti. Yasin Komutan düşüncelerimi haksız çıkarmak ister gibi attığını vurdu vallahi. Öyle ki Mr. Smith bile tırstı bir an. Yetmedi Polat geldi. Bir tane de o indirdi. Yüzler değişti belki ama anlaşılan o ki ‘hızır olma’ durumu değişmiyor. Ne diyeyim mutlu oldum. Bu arada Mr. Smith’in tek başına Hoca’ya yanaşma fikri tam bir Yasin Komutan refleksi. Belli ki bu iki komutan her ne kadar birbirlerine zıt olsalar da maharetleri çok benzer. İçerideki haini de unutmayalım. O istihbarat nasıl gitti oraya?

Bütün bu olaylı gecenin ardından nihayet Polat’dan beklediğimiz sözleri duyduk. “Artık saklanmak yok! Eski mekanımıza geçiyoruz!” Hele şükür... Resmen Polat Reloaded dönemi geliyor. Revolution dönemi de yakındır. Üstelik ocakların desteğinden de bahsedildi. Hani şu hiç göremediğimiz ocakların... Belki de yeni mekandaki adamları ocaklardan olur. Bir de enerji meselesi var. Ruslarla bir türlü imzalanamayan geçiş anlaşması için bir adım daha atmaya karar verdiler. Fakat Can Bey de bu anlaşmaya çok takık ve Mr. Smith’i sahaya sürdü.

Hoca ise resmi görevlerinden vazgeçip tekrar en baştaki gibi ulaşılmaz bir Ak Saçlı olacak. Burada Vadi Aklı gelecek dönemde Davutoğlu’nun aday olmayacağını mı söylüyor yoksa başka birini mi işaret ediyor pek anlayamadım. Zira son dönemde siyasetten çekilen bir hoca daha vardı. Öyle ki resmen tasfiye edilmişti. Yakında çıkar kokusu...

İstanbul sefirliğinde hala bin dolap dönüyor. Baltazar tanker işini başarsaydı çoktan Pusat’ın üstü çizilmişti. Yine de Pusat aynı yaramaz çocuk gibi mutlu ve yerinde duramaz bir haldeydi. Hakkı bey gelip de ağzındaki baklayı çıkartınca o çocuk bir anda kayboldu. Uyuşturucu işi yaptırmam diyen adama uyuşturucumuzu kollayacaksın ve rakiplerini indireceksin diyorlar. Bu konsey denen nane babasından da böyle olmadık işler isterdi. Baltazar ise sadece hammaddeyi getirecek.

İlk aklıma gelen yöntem Baltazar’ın hammaddeyi getirmesini gizli gizli engelleyerek hem onu beceriksiz konuma sokmak hem de uyuşturucu sattırmamaktı. Fakat Zülfikar Ağa sağolsun daha mantıklı bir yol gösterdi. Gücü arkalarına alıp piyasayı temizleyecekler. Polat da nasılsa eninde sonunda konseyi temizleyecek. Gerçekten güzel plan.

Mr. Smith sahaya sürülür de bekler mi? Aslında bekler ama bu sefer beklemedi arabasıyla ön kapıdan girdi. Zaten oldukça zayıf korumalı bir yeri iki dakikada aldı. Allah için laciler de ona pek yakışmış. Yasin Komutan’ın olmadığı yerde fena iş çıkartmıyor doğrusu. Anlaşma şimdilik iptal edildi ama ben Polat’a kızdım. Bu kadar önemli diyorsun madem niye bir orduyu yığmıyorsun oraya? Demek o kadar da önemli değil. Oooo resmen trip de attım.

Cahit’in yolculuğu Martin sayesinde pek iyi gitmedi. Resmen Algis’e ispiyonladı adamı. Algis şok! Martin’in bunu Yüce Majeste’yi çok sevdiği için yapmadığı kesin. Var bir gizli gündemi. Cahit’e ise yazık oldu. Bu kadar yaklaşmışken kendi kendine kafese girdi. Sonrasında bir kaç sezondur gördüğümüz kimyasal beyin oyunları ve gelen itiraf... Yüce Majeste zeki bir adam. Cahit’den harika bir truva atı yaptı ve Polat’a yolladı. Sahilde Cahit'in gidişini izlerken yanındaki çocuğun 66 ve I'lı dövmesi de dikkat çekti. Martin, Elif'den şüpheleniyor, Amon'un öptüğü bebek var. Şimdiden 3 tane 66. nesilden çocuk gördük. Hayırlısı...

Bu Ruslarda da anlaşılan durum hayli karışık. Bir kolu Türkiye ile anlaşıp hanedanların ekseninden çıkmak istiyor. Diğer kısmı tamamen hanedanların emrinde. İşte o karşı taraftan gelen ve Can bey aracılığı ile anlaşmayı dağıtan adam meğer Rascoln’ü de tanıyormuş. Onu gördüm ya sarılasım geldi. Neredesin be kardeşim! Adam bir de Rascoln’e deva oldu. Meğer canı dayak istiyormuş. Ne yazık ki oldukça kötü dövüş sahneleriydi ama sonuçta Rascoln’ün, Rascoln’ü geldi. Yeniden sahalara dönecek. Şimdilik her işi yolunda gidiyor ama Polat’ın ekibi de onun peşinde bakalım...

Rascoln’ü görürüz de Tilki’yi görmez miyiz? Fehmi belli ki adeta bir demir yumrukla yönetecek konseyi. Hiçbir hataya tahammülü yok. Öyle ki Zaharyas gibi bir adama dahi gider yaptı. “O silahlar Türkmenlerden alınacak!” dedi ve iş Tilki’ye düştü. Belli ki bu hatayı düzeltme işi Tilki’yi biraz germiş. Plan dahi yapmadan, yolda yürüyen bir grup liseli gibi tüm yolu kapatarak baskın yaptılar ve kolayca silahları ele geçirdiler. Tilki tekrara düşmeyi sevmiyor. Tarzını kaybediyor.

Ah Akif ah... Elin İrlandalı güzeline ağzın açık bakıyordun. Sonra Aynura’ya gelince tripler falan... Kıza dürüst ol! Devleti, milleti bahane etme! Senin ağababan Polat ne zaman sevmekten korktu? Memati ne zaman sevmekten korktu? Abdülhey bile sevdi. Ya gerçekten istemiyorsun Aynura’yı ya da çok büyük bir pişmanlık bekliyor seni. Zira aşk ötelenmez. Neyse ki Rusya’dan gelen adam’ın yerini tespit ettiler de konuşmadan kurtuldun. Ama her kaçışın, acı dolu sonuna koşuşun aslında. Akıllı ol. Neyse ki iyi operasyon yapıyor. Sadece 4 kişiyle kaldırdı adamı otelden. Hep dediğim gibi Akif’in yanında ne kadar az adam olursa o kadar sağlam iş çıkartıyor.

Yusuf ile ilgili sis perdesi de yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bir tek Kurtlar Vadisi Pusu’da yoktu feleğin çemberinden geçmiş balıkçı karakteri. Nihayet onda da oldu. Yusuf yüzmüş, kaçmış, kim olduğunu hep hatırlamış ama bir sebepten baba ocağına dönmeyi hiç düşünmemiş. Şimdi balıkçı ocağına döndü. Bir de türkü okudu ki yani keşke okumasaydı. Hayır sesi belki gerçekten güzel ama bu seferlik bize türkünün duygusu ulaşmadı. Kısmet diğer türkülere...

Nihayet Polat tekrar Leyla’ya evlenme teklif etmeye karar verdi. Özel bir yerde buluşacaklardı. Savcı Hanım çok mu cesur, çok mu saf bilemedim. Memlekette kadınlar salgın gibi katledilirken o saatte o kadar ıssız bir yerde beklemek vallahi delilik. Ona bir şey olmasını bekledim ama yanılmışım. Kabak Polat’a patladı. Cahit bile bu kadar kolay ele geçirebileceğini tahmin etmemiştir. Anacığının mezarının üstüne yığıldı kaldı.

Açıkçası Kayhan Yıldızoğlu’na saygımız sonsuz. Fakat Amon’u Andy Garcia oynarken Yüce Majeste’nin de yabancı bir oyuncu olacağını düşünüyordum. Başta bu seçimden dolayı biraz mutsuz oldum ama şimdi taşlar yerine oturdu. Polat yeni yerine geçecek. Belli ki Yasin Komutan’ı da, Akif’i de yanına almayacak. Cahit bir şekilde deşifre olmadan Polat’ın yanına gelemezdi. Güzel bir fikirle Cahit’i Polat’ın yanına verecekler. Bu arada da bir sürü aksiyon göreceğiz...

Umarım bu süreçte Polat’ın da kafaya kabloları bağlamazlar. Zira o aletten hep nefret ettim. Yüce Majeste de Polat’ı canlı isteme kibrinin bedelini çok ağır ödeyeceğe benziyor. Polat’ı ikna etmek ve kontrol altına almak tam bir ütopya. Amon bunu tek bir kısa sohbette anlamıştı. Belli ki Yüce Majeste o kadar da zeki değilmiş... Haftaya çok yer karışır çok!
eg24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Temmuz 2022, 10:21   #2
Junior Member
 
Üyelik tarihi: 30 Temmuz 2022
Mesajlar: 27
Standart

Alıntı:
eg24 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu dizide bir takas yoktur ki olaysız geçsin. Tamam, 12 yılda vardır muhakkak ama hemen aklımıza gelemeyecek kadar ayrıntıda kalmıştır. Bu sefer olacak gibiydi. Sakin bir alışveriş oldu. Tam bir al gülüm ver gülüm.. Geçen bölümde Polat’ın bir teknede beklediğini sanmıştım. Meğer o da sahilden rönt yapıyormuş. “E iyi bari şimdi ne olacak?” derken Brandon’un kaşıntısı tuttu. Bir kaşınır, iki kaşınır sonunda elbet biri kaşır. Polat’a kısmetmiş.

Brandon’u dolma yapıp, içine bomba koyma fikri daha önce yorumlarda söylenmişti zaten. Fakat Polat’ın böyle sinsice bir hareket yapması karakter olarak ne kadar değiştiğinin ikinci ciddi örneği oldu. İlkini hatırlarsanız yerde vurulmuş adama sıkmıştı. Polat’ın davası zıt olabilir ama yöntemleri giderek düşmanına benzemeye başladı. Üzüm üzüme baka baka bir yerinden kararacaktı elbet...

Yeni yöntemini hem beğeniyorum hem de beğenmiyorum. Karışık hislerdeyim. Bir yandan delikanlılığın şanına leke sürülmüş gibi geliyor... En son Cerrahpaşalılarla mücadele tarzlarını böylesi beğenmemiştim. Ailesine falan musallat olmuşlardı ve hatta Cerrahpaşalı’dan aynı mekanizmayla ama içi boş silahla ‘delikanlılık ayarı’ yemişlerdi. Diğer yandan beğeniyorum zira bu adamlar zaten çok güçlü. Safi delikanlılıkla Yusuf Miroğlu da nereye kadar gidebilmişti ki? Fikrim hangi yöne daha çok meyleder zaman gösterecek.

Takas sonrasına hazırlananlar sadece Polatlar değilmiş. Mr. Smith’in Türkiye’de daha ayı dolmadı şimdiden eşkiya gibi yol kesmeye başladı. Dedi dersiniz üç aya kalmaz lahmacunun arasına pide koyar da yer bu adam. Oturup müzik dinlemesini takdir etmedim değil. Bizimkiler bu tarz hobilere pek zaman yaratamıyor ama adam operasyon öncesini bile değerlendiriyor. Keşke ne dinlediğini de duysaydık.

Kendine de o kadar güveniyor ki çapraz ateşe alma gereği bile duymamış. Baktı konvoy geliyor, saldırın! Çatışma’nın uzamasından keyif aldım ama bizimkilerin keklik gibi düşmesi hiç hoşuma gitmedi. Kurşunun nereden geldiğini bilmeden nasıl açık hedef olursun? Tamam annen seni bu vatan için doğurdu ama ölmek için de bu kadar hevesli olunmaz yani... Bak ne diyor elin oğlu? “ölmeye değil, öldürmeye geldik.” Gayet mantıklı.

Çatışma devam edip, bizimkiler birbir düşerken aklıma eski Vadi geldi. Şimdi olaydı diye düşündüm... Bir Abdülhey, bir Memati olaydı çoktan bir yerlerden yetişmişlerdi. Aklımdan geçirir geçirmez Siyah Sancak konvoyun önünde bitti. Yasin Komutan düşüncelerimi haksız çıkarmak ister gibi attığını vurdu vallahi. Öyle ki Mr. Smith bile tırstı bir an. Yetmedi Polat geldi. Bir tane de o indirdi. Yüzler değişti belki ama anlaşılan o ki ‘hızır olma’ durumu değişmiyor. Ne diyeyim mutlu oldum. Bu arada Mr. Smith’in tek başına Hoca’ya yanaşma fikri tam bir Yasin Komutan refleksi. Belli ki bu iki komutan her ne kadar birbirlerine zıt olsalar da maharetleri çok benzer. İçerideki haini de unutmayalım. O istihbarat nasıl gitti oraya?

Bütün bu olaylı gecenin ardından nihayet Polat’dan beklediğimiz sözleri duyduk. “Artık saklanmak yok! Eski mekanımıza geçiyoruz!” Hele şükür... Resmen Polat Reloaded dönemi geliyor. Revolution dönemi de yakındır. Üstelik ocakların desteğinden de bahsedildi. Hani şu hiç göremediğimiz ocakların... Belki de yeni mekandaki adamları ocaklardan olur. Bir de enerji meselesi var. Ruslarla bir türlü imzalanamayan geçiş anlaşması için bir adım daha atmaya karar verdiler. Fakat Can Bey de bu anlaşmaya çok takık ve Mr. Smith’i sahaya sürdü.

Hoca ise resmi görevlerinden vazgeçip tekrar en baştaki gibi ulaşılmaz bir Ak Saçlı olacak. Burada Vadi Aklı gelecek dönemde Davutoğlu’nun aday olmayacağını mı söylüyor yoksa başka birini mi işaret ediyor pek anlayamadım. Zira son dönemde siyasetten çekilen bir hoca daha vardı. Öyle ki resmen tasfiye edilmişti. Yakında çıkar kokusu...

İstanbul sefirliğinde hala bin dolap dönüyor. Baltazar tanker işini başarsaydı çoktan Pusat’ın üstü çizilmişti. Yine de Pusat aynı yaramaz çocuk gibi mutlu ve yerinde duramaz bir haldeydi. Hakkı bey gelip de ağzındaki baklayı çıkartınca o çocuk bir anda kayboldu. Uyuşturucu işi yaptırmam diyen adama uyuşturucumuzu kollayacaksın ve rakiplerini indireceksin diyorlar. Bu konsey denen nane babasından da böyle olmadık işler isterdi. Baltazar ise sadece hammaddeyi getirecek.

İlk aklıma gelen yöntem Baltazar’ın hammaddeyi getirmesini gizli gizli engelleyerek hem onu beceriksiz konuma sokmak hem de uyuşturucu sattırmamaktı. Fakat Zülfikar Ağa sağolsun daha mantıklı bir yol gösterdi. Gücü arkalarına alıp piyasayı temizleyecekler. Polat da nasılsa eninde sonunda konseyi temizleyecek. Gerçekten güzel plan.

Mr. Smith sahaya sürülür de bekler mi? Aslında bekler ama bu sefer beklemedi arabasıyla ön kapıdan girdi. Zaten oldukça zayıf korumalı bir yeri iki dakikada aldı. Allah için laciler de ona pek yakışmış. Yasin Komutan’ın olmadığı yerde fena iş çıkartmıyor doğrusu. Anlaşma şimdilik iptal edildi ama ben Polat’a kızdım. Bu kadar önemli diyorsun madem niye bir orduyu yığmıyorsun oraya? Demek o kadar da önemli değil. Oooo resmen trip de attım.

Cahit’in yolculuğu Martin sayesinde pek iyi gitmedi. Resmen Algis’e ispiyonladı adamı. Algis şok! Martin’in bunu Yüce Majeste’yi çok sevdiği için yapmadığı kesin. Var bir gizli gündemi. Cahit’e ise yazık oldu. Bu kadar yaklaşmışken kendi kendine kafese girdi. Sonrasında bir kaç sezondur gördüğümüz kimyasal beyin oyunları ve gelen itiraf... Yüce Majeste zeki bir adam. Cahit’den harika bir truva atı yaptı ve Polat’a yolladı. Sahilde Cahit'in gidişini izlerken yanındaki çocuğun 66 ve I'lı dövmesi de dikkat çekti. Martin, Elif'den şüpheleniyor, Amon'un öptüğü bebek var. Şimdiden 3 tane 66. nesilden çocuk gördük. Hayırlısı...

Bu Ruslarda da anlaşılan durum hayli karışık. Bir kolu Türkiye ile anlaşıp hanedanların ekseninden çıkmak istiyor. Diğer kısmı tamamen hanedanların emrinde. İşte o karşı taraftan gelen ve Can bey aracılığı ile anlaşmayı dağıtan adam meğer Rascoln’ü de tanıyormuş. Onu gördüm ya sarılasım geldi. Neredesin be kardeşim! Adam bir de Rascoln’e deva oldu. Meğer canı dayak istiyormuş. Ne yazık ki oldukça kötü dövüş sahneleriydi ama sonuçta Rascoln’ün, Rascoln’ü geldi. Yeniden sahalara dönecek. Şimdilik her işi yolunda gidiyor ama Polat’ın ekibi de onun peşinde bakalım...

Rascoln’ü görürüz de Tilki’yi görmez miyiz? Fehmi belli ki adeta bir demir yumrukla yönetecek konseyi. Hiçbir hataya tahammülü yok. Öyle ki Zaharyas gibi bir adama dahi gider yaptı. “O silahlar Türkmenlerden alınacak!” dedi ve iş Tilki’ye düştü. Belli ki bu hatayı düzeltme işi Tilki’yi biraz germiş. Plan dahi yapmadan, yolda yürüyen bir grup liseli gibi tüm yolu kapatarak baskın yaptılar ve kolayca silahları ele geçirdiler. Tilki tekrara düşmeyi sevmiyor. Tarzını kaybediyor.

Ah Akif ah... Elin İrlandalı güzeline ağzın açık bakıyordun. Sonra Aynura’ya gelince tripler falan... Kıza dürüst ol! Devleti, milleti bahane etme! Senin ağababan Polat ne zaman sevmekten korktu? Memati ne zaman sevmekten korktu? Abdülhey bile sevdi. Ya gerçekten istemiyorsun Aynura’yı ya da çok büyük bir pişmanlık bekliyor seni. Zira aşk ötelenmez. Neyse ki Rusya’dan gelen adam’ın yerini tespit ettiler de konuşmadan kurtuldun. Ama her kaçışın, acı dolu sonuna koşuşun aslında. Akıllı ol. Neyse ki iyi operasyon yapıyor. Sadece 4 kişiyle kaldırdı adamı otelden. Hep dediğim gibi Akif’in yanında ne kadar az adam olursa o kadar sağlam iş çıkartıyor.

Yusuf ile ilgili sis perdesi de yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bir tek Kurtlar Vadisi Pusu’da yoktu feleğin çemberinden geçmiş balıkçı karakteri. Nihayet onda da oldu. Yusuf yüzmüş, kaçmış, kim olduğunu hep hatırlamış ama bir sebepten baba ocağına dönmeyi hiç düşünmemiş. Şimdi balıkçı ocağına döndü. Bir de türkü okudu ki yani keşke okumasaydı. Hayır sesi belki gerçekten güzel ama bu seferlik bize türkünün duygusu ulaşmadı. Kısmet diğer türkülere...

Nihayet Polat tekrar Leyla’ya evlenme teklif etmeye karar verdi. Özel bir yerde buluşacaklardı. Savcı Hanım çok mu cesur, çok mu saf bilemedim. Memlekette kadınlar salgın gibi katledilirken o saatte o kadar ıssız bir yerde beklemek vallahi delilik. Ona bir şey olmasını bekledim ama yanılmışım. Kabak Polat’a patladı. Cahit bile bu kadar kolay ele geçirebileceğini tahmin etmemiştir. Anacığının mezarının üstüne yığıldı kaldı.

Açıkçası Kayhan Yıldızoğlu’na saygımız sonsuz. Fakat Amon’u Andy Garcia oynarken Yüce Majeste’nin de yabancı bir oyuncu olacağını düşünüyordum. Başta bu seçimden dolayı biraz mutsuz oldum ama şimdi taşlar yerine oturdu. Polat yeni yerine geçecek. Belli ki Yasin Komutan’ı da, Akif’i de yanına almayacak. Cahit bir şekilde deşifre olmadan Polat’ın yanına gelemezdi. Güzel bir fikirle Cahit’i Polat’ın yanına verecekler. Bu arada da bir sürü aksiyon göreceğiz...

Umarım bu süreçte Polat’ın da kafaya kabloları bağlamazlar. Zira o aletten hep nefret ettim. Yüce Majeste de Polat’ı canlı isteme kibrinin bedelini çok ağır ödeyeceğe benziyor. Polat’ı ikna etmek ve kontrol altına almak tam bir ütopya. Amon bunu tek bir kısa sohbette anlamıştı. Belli ki Yüce Majeste o kadar da zeki değilmiş... Haftaya çok yer karışır çok!
http://doramasmp4.tv/
hojoto1932 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:09.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

spacer kocaeli escort bursa escort bursa escort bursa escort seks hikayeleri gaziantep escort seks filmi izle etlik escort gaziantep escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti rus escort çankaya escort sincan escort etlik escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort etlik escort etimesgut escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com Escort escort escort escort travestileri travestileri altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51