Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Nisan 2015, 20:47   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 07 Şubat 2015
Mesajlar: 6,001
Standart Panahi’nin yokluğu özgürlüğü hatırlattı




61. Berlin Film Festivali, ana yarışmada aralarında Seyfi Teoman imzalı ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’in de olduğu 16 filmi değerlendirecek ana jürinin basın toplantısıyla başladı dün. Isabella Rossellini başkanlığındaki jürinin toplantısının ana konusu yarışma filmleri değil, koltuğu boş kalan jüri üyesi Cafer Panahi’nin yokluğuydu. Rossellini, İran’da sistem karşıtı propaganda yaptığı gerekçesiyle 6 yıl hapis ve 20 yıl film çekmeme cezasına çarptırılan Panahi’nin yokluğunu “Hâlâ umuyoruz gelmesini. Burada olmasa da, onun varlığını hissediyoruz. Onun yokluğu bize ifade özgürlüğünün önemini hatırlatıyor” cümleleriyle değerlendirdi. Rossellini festivalin Panahi’yi gelemeyeceği ihtimalini bilerek davet etmesinin düşünce özgürlüğüyle ilgili bir adım olduğunun altını çizdi ve “Sadece hükümetlerin onayladığı propanganda filmleri çekilirse sanatımız ölür. Sanatımız, düşünce özgürlüğü ve toleransla varlığını sürdürebiliyor” dedi. Jüride bulunan Bollywood yıldızı Aamir Khan ise Panahi’yi tanıdığını vurgulayarak “Panahi çok erdemli ve zeki bir insan. Ayrıca kültürünü çok iyi temsil eden bir elçi” dedi.

‘Jüride olmak egomu şişirdi’
Toplantıda jüriye yarışmadaki filmleri nasıl kıstaslar üzerinden değerlendirecekleri de soruldu. Daha yolun çok başında olduklarını dile getiren Rossellini filmlerin kendi kültürlerinin özgünlüğünü yansıtmasına önem verdiklerini vurguladı. Rossellini jüri başkanı olmanın nasıl bir his olduğuna dair bir soruyu da şöyle cevaplandırdı: “Daha önce de jüride olmam teklif edilmişti. Ancak çocuklarım küçük olduğu için kabul edememiştim. Jüride olmaktan çok mutluyum, başkan olmak ise egomu şişirdi. Bir filminiz olduğu için festivale geldiğinizde, hiç film izleyemiyorsunuz. Jüride asıl işinizin film izlemek olması çok güzel.”
Cafer Panahi’nin yokluğunun neden olduğu ağır havayı dağıtmak için mi bilinmez ama toplantının son sorusu espriliydi. Moderatör, jüride bulunan yönetmen Guy Maddin ve Rossellini’nin ‘The Saddest Music in the World’de birlikte çalıştıklarını vurguladı ve filmin finalinde her yerin alevler içerisinde kaldığını hatırlatarak, ‘Berlin’de de bir yangın beklemeli miyiz?’ diye sordu. Maddin’in yarışmayı tehlikeye atmaya niyeti olmasa gerek şu şekilde cevap verdi: “Belki kapanış partisinde!”


Altın Ayı’nın peşindeler
- “Bizim Büyük Çaresizliğimiz”
- “Lipstikka”
- “If not us, who”
- “Yelling To The Sky”
- “The Future”
- “A Torinoi Lo”
- “Coriolanus”
- “The Prize”
- “Nadir’in Simen’den Ayrılığı”
- “Les contes de la nuit”
- “Margin Call”
- “Come Rain, Come Shine”
- “Schlafkrankheit”
- “The Forgiveness Of Blood”
- “A Mysterious World”
- “Innocent Saturday”

INGRID BERGMAN’IN KIZI
‘Keşke annem ve babam daha çok yaşasaydı’
Efsane aktris Ingrid Bergman ile ünlü İtalyan yönetmen Roberto Rossellini’nin kızı olan Isabella Rossellini’ye ebeveyninin kariyerine etkisiyle ilgili bir soru da geldi. Rossellini “Onların kızları olmak harika, profesyonel olarak da bir avantaj. Setlerde büyüdüm. Bu işi sevmeyi küçük yaşta setlerde öğrendim. Bu durum, kariyerimin başında önümde kapılar açtı. Yönetmenler hemen bir şans verdi. Ama sonradan kariyerimin gidişatında kendim gerekeni yaptım. Keşke daha çok yaşasalardı. Onları 20’li yaşlarımın başlarında kaybettim. Kariyerimi ve çocuklarımı göremediler” dedi.


meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla