Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Şubat 2015, 04:44   #1
eg24
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 01 Şubat 2015
Mesajlar: 6,382
Standart Mozart Sendromu Nasıl Oluşur?





Mozart'ın gece çalışma tutkusu yüzünden genç yaşta öldüğü iddiası dikkatleri bir kez daha güneş ışınlarının faydasına çevirdi.

Bilim insanlarının, ”Hayata gözlerini 35 yaşında yuman dünyaca ünlü Avusturyalı besteci Mozart’ı gece çalışma tutkusu öldürdü” iddiası, dikkatleri bir kez daha güneş ışınlarının faydasına çevirdi. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, güneş ışınlarının, D vitamininin temel kaynağı olduğunu, bu vitaminin eksikliğinin, sadece kemik hastalıklarına değil, diğer sistemlerdeki bazı hastalıklara yatkınlıkta önemli rol oynadığını bildirdi.

Gece çalışma tutkusu yüzünden güneş ışınlarından yeterince yararlanamayan, Türk Marşı’nın da bestecisi Mozart’ın genç yaşta ölümüne, D vitamini eksikliğinden kaynaklanan hastalıkların neden olduğu” iddiası, dünyaya milyonlarca kilometre uzaklıktaki bu gök cisminden yayılan ısı ve ışınların insan sağlığı üzerine etkilerini tekrar gündeme getirdi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Geriatrik Bilimler Araştırma Merkezi(GEBAM) Müdürü Prof. Dr. Kutsal, güneşten kaynaklanan ve yeryüzüne ulaşan (görülemeyen) ultraviyole ışınlarının UVA, UVB ve UVC olmak üzere üç farklı tipi bulunduğunu söyledi.

Bu ışınlardan UVA ve UVB, derideki 7 ”dehidrokolekalsiferol” maddesini emerek D vitaminine dönüştürdüğü için güneş ışınlarının D vitamininin temel kaynağı olduğuna işaret eden Kutsal, ancak, tüm ultarviyole ışınlarının aynı olmadığını, bunların mevsime, gün içindeki saatlere ve yaşanan ülkenin dünya üzerindeki konumuna göre değişiklikler gösterdiğini söyledi. Bunun yanında, cam arkasında bulunmak, güneşten koruyucu kremler kullanmak, geleneksel giyim tarzı uygulamak, ileri yaşta veya fazla kilolu olmanın derideki D vitamin dönüşümünü etkileyen kişisel faktörler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kutsal, ”Yaz ayları ultraviyole ışınlarının en kuvvetli olduğu dönemdir. Bu yoğunluk 10-16 saatleri arasında en yüksek seviyeye ulaşır.

Ayrıca ekvatora yakın bölgelerde ve yüksek rakımda bulutların koruyucu etkileri daha az olduğu için bu ışınların zararlı etkileri daha fazladır” şeklinde konuştu. Bu zararlı etkilerin, deri ve gözde harabiyet, bağışıklık sistemin baskılanması ve daha ileri safhalarda kanser hastalığı şeklinde ortaya çıkabildiğini anlatan Kutsal, bunlardan korunmada, derideki ”melanin” maddesi ile ilgili temel bilgilere sahip olmakta yarar bulunduğuna işaret etti.

Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, şu bilgileri aktardı: ”Melanin maddesi, yoğunluğu oranında cildin rengini veren bir maddedir. Ultravioleyi absorbe eder (emer) ve deri rengi koyulaştıkça korunması için daha fazla melanin içerdiği anlaşılır. Yani ışınlar melaninin daha fazla yayılmasına ve büyümesine neden olur. Gemilerde çalışan tayfalar, tarlalardaki çiftçiler, denizlerde sörf yapanlar, iç mekanlarda yaşayanlara oranla ultraviyole açısından daha fazla risk altındadır. Derileri daha az melanin içeren açık renkli, ince derili kişiler ciltleri daha az ultraviyole ışını emdiği için ultraviyoleden daha az korunabilirler. Dolayısıyla açık renk cildi olanlar direkt güneş ışınından korunmalıdır.”
eg24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla