Coober Pedy kasabası Avustralya’nın en ilginç yerlerinden birisi. Çöl iklimine sahip bu kasabadaki halkın %60′ından fazlası yer altında oyulmuş evlerde yaşıyor. Avustralya’nın Adelaide şehrine 846 km uzaklıkta yer alan Coober Pedy, 2000 üzerindeki nüfusunun, 3000’e yakınını
Avustralya yerlisi
Aborjinler oluşturuyor. Kasaba dünyada opal madeninin başkenti sayılıyor.
Öncelikle Alice Springs’e gidecek otobüs bileti aldım. Yarın akşam 18:00 otobüsüyle yola çıkıp sabah 05:30’da Coober Pady’de ineceğim. Avustralya’nın opal madeninin merkezi ve tam bir outback kasabası olarak anılan
Coober Pedy’de, yer altında yer alan bir otelde bir gece geçirdikten sonra yine sabah 05:30’da Greyhound otobüsüme binip Alice Springs’e geçeceğim.
Haftada 2 defa, Çarşamba ve Cumartesileri Ghan Treninin
Adelaide’den Alice Springs’e seferi var. Güney ve kuzey yönündeki 2979 kilometrelik bu demiryolundan Adelaide’den Kuzey uçtaki
Darwin şehrine gitmek 48 saati buluyor. Benim Avustralya’daki son durağım Darwin ancak öncesinde doğu kıyılarına gideceğimden ben de tercihimi bilet fiyatı 188$ olan otobüsten yana kullandım. Alice Springs’e 24 saate ulaşabilen Ghan treninden bileti alan ilk on kişi içerisinde olursanız 160$, ancak halihazırda indirimli biletler satılmış olduğu gibi trenin hareket etmesine de 3 saat vardı.
YHA Travel acentasından bilet işini hallettikten sonra tarihi Parlamento Binası
‘nı ziyarete gittim. Görülmesi gereken yerler listesinde yer alan, 1881 yılında yapılmış ve Avustralya’nın en görkemli parlamento binalarından
Güney Avustralya Parlamento Binası’na gittiğimde ise ziyarete kapalı olduğu söylendi. Duraksamalar yüzünden inşaatı 58 yıl süren bu görkemli binayı görmek için öğleden sonra saat 14:00′den önce burada bulunmak gerekiyor. Ben de hemen yandaki
Imigration Museum’u ziyaret ettim.
South Australia eyaletine gelen ilk göçmenler, onların hayatı ile ilgili bilgilerin yanında, özel bölümde Uygur Türkleri ile özel tanıtım bölümü vardı. Bu bölümde Uygur Türklerinin kültürleri, giysi ve enstrümanları, tarihi ile ilgili bilgiler ve sergiler vardı. Sonrasında da tüm vaktimi Kütüphanede, fotoğrafları editleyerek ve yazmakla geçirdim.