Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Şubat 2015, 23:12   #1
eg24
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 01 Şubat 2015
Mesajlar: 6,382
Standart Televizyon çocukların zamanını çalıyor

Bu bilgiler doğrultusunda çocukların yüzde 86’sının maça, yüzde 73’ünün müzeye, sinemaya sergiye, hemen hemen yarısının ise sinema ve tiyatroya hiç gitmediğini ortaya koyan araştırmada çocukların, ders dışındaki zamanının büyük bölümünü televizyon izlemeye ayırdığı belirlendi.

Doç. Dr. Koçkar, araştırmayı çocuk üniversitesine ihtiyacı tespit etmek amacıyla yaptığını söyledi.

“İstanbul’da çocuklar, sosyal, sanatsal, sportif ve bilimsel faaliyetlere ulaşabiliyor mu? Çocuklarımız ne yapıyor boş zamanlarında bunu anlamak istedik” diyen Koçkar, araştırma sonucunda, bu çocukların yaklaşık yarısının sinema ve tiyatroya hiç gitmediğini tespit ettiklerini bildirdi.

İstanbul’da 796 hanede, yüz yüze görüşmeyle tamamlanan araştırmanın sonucunda çocukların büyük oranının maça hiç gitmediğini, ayda bir kez sinemaya gidebilen çocuk oranının ise yüzde 5 olduğunu anlatan Koçkar, şöyle konuştu:

“Çocuklar nasıl vakit geçiriyorlar diye baktığımızda, yüzde 30’nun, günde 3-4 saat televizyon izlediğini gördük. Günde 3-4 saat televizyon izlemek bir çocuğun dikkat süreleri ile dikkat becerilerinde düşüşe neden olur. Bu durum çocukların eğitimlerini olumsuz etkiler. Sonuçta çocuk televizyonun karşısında boşa vakit geçiriyor. Tabii eğitici televizyon buna dahil değil. Günde bir saat televizyon seyretmek zaten çok çok fazla.”

“TELEVİZYON, TAMAMEN BOŞA GEÇİRİLMİŞ ZAMAN”

Aylin Koçkar, modern yaşamın gereklilikleri sonucunda yorgun ebeveynlerin çocuğa yeterli zaman ayıramadığını, televizyonu, çocuğu oyalamak için kullandığını belirterek, bunun da çocukların uzun süre televizyon karşısında vakit geçirmesine yol açtığını kaydetti.

Televizyonun adeta çocuğun bakımını üstlenen kişinin yerine geçtiğini, bunun da uygun olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Koçkar, şöyle devam etti:

“Çocuğun zihinsel becerilerinin geliştirilmesinin yolu ancak zengin bir öğrenme ortamının sağlanması sayesinde gerçekleşir. Bunun sağlanması için çocuğun hem akranları, hem de yetişkinlerle birarada bulunduğu, bilişsel ve sosyal açıdan zengin bir ortam oluşturulmalıdır. Çünkü çocuğun merak etmesi, zihinsel becerilerinin geliştirilmesinin yolu ancak sosyal etkileşimle olur. Çocuk mutfakta annesiyle yemek yaparken bile etkileşime girse, bu çok daha anlamlı öğrenme sağlar. Televizyon tamamen boşa geçirilmiş zaman, ziyan.”

“ÇOCUKLAR BİLİMSEL, SOSYAL VE KÜLTÜREL FAALİYETLERE ULAŞAMIYOR”

Bilgisayar ve televizyonun aynı ölçüde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Koçkar, araştırmaya katılan çocukların yaklaşık yüzde 70’inin, bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetlere ulaşımının olmadığını bildirdi. Yüksek sosyo-ekonomik düzeydekilerin ise tamamının bu faaliyetlere katılabildiğini, alt ve orta sosyo ekonomik grubundaki çocukların ise yeterli düzeyde bu etkinliklere katılamadığını anlatan Koçkar, bu durumda ücretsiz faaliyetlerle mahalli düzeyde sosyal, sportif ve sanatsal etkinliklere ulaşımın artırılması gerektiğini kaydetti.

Koçkar, “Çocuğun ilk 8 yılı çok değerli. Bu 8 yılda çocuğun, bilişsel kapasitesi ve sosyal becerilerini geliştirmemiz gerekli. Bilişsel kapasitenin yüzde 80’i, 0-8 yaş arası evrede gelişiyor. 6-11 yaş grubundaki çocuğun tamamen okula dönük, bilişsel kapasiteyi geliştirici faaliyetlere girdiği dönemini de etkin kullanmamız lazım. Çocuğu en iyi yönlendirdiğimiz dönem 6-11 yaştır” dedi.
eg24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla