eg24

Çocukların süt dişlerinin en büyük düşmanın şekerli besinler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uysal, şöyle konuştu:

“Bebeklere pekmez, bal, şeker içeren yiyecekler verdikleri zaman çocuklar hiç huzursuzluk yapmıyor ve rahatlıkla uyuyorlar. Çocukların gece şekerli, ballı ya da pekmezli sütle beslenmemesi gerekiyor. Uyudukları zaman şekerli besinler çocuğun dişlerine yapışır ve çok hızlı bir çürüme atağının başlamısına neden olur. 6 ay düzenli olarak şeker içerikli süt ve mama ile beslenen çocuklarda, dişlerinin kök hizasına kadar eridiği biberon çürüğü adını verdiğimiz çürükler oluşuyor. Çocuklar, 2,5 – 3 yaşında hiç dişleri kalmamış hale geliyor. Daimi dişler çıkana kadar ağzında belli bir yiyecek, içecek fonksiyonu görebilmek için süt dişlere ihtiyacımız var. Erken dönemde çocukların dişleri kaybolduğu zaman konuşma gibi fonksiyonlarını yerine getiremeyebilirler.”

“BEBEĞİ BESLEDİKTEN SONRA AĞIZ BAKIMI ŞART”

Prof. Dr. Uysal, çocukların ağız ve diş sağlığının anne babaların sorumluluğunda olduğunu, ebeveynlerin çocuklarının dişlerine özen göstermesi gerektiğini bildirdi.

Çocukların, diş bakımında anne babalarını örnek aldığına dikkati çeken Prof. Dr. Uysal, şunları kaydetti:

“Ebeveynlere, biberon çürüklerine karşı gece yatarken çocuklarına mümkün olduğunca şekersiz süt ve mama vermelerini, kullanmak zorundalarsa beslenmeyi tamamladıktan sonra ıslatılmış tülbent ya da pamuklu bezle çocuğun ağzını temizlemelerini, çocuk uyanıksa dişlerini fırçalamalarını öneriyoruz. Alışkanlıkları yavaş yavaş terk edip, çocuklarımızın dişlerini de düşünerek gelecekte sağlıklı bir ağız ve diş yapısına sahip olması için bu uygulamaları bırakmamız gerekiyor.

Şekersiz besleme yöntemi seçilirse çocuğun sağlıklı dişleri olacaktır. Mutlaka çocuklara iyi bir rol model olarak karşılarına geçip dişlerimizi fırçalamamız gerekiyor. Onlara cazip diş fırçaları, macunlar hediye etmemiz, eğlenceli bir oyunmuş gibi dişlerimizi birlikte fırçalamamız gerekiyor.”

Prof. Dr. Uysal, çocuk 2 yaşında olsa dahi çürük ya da diş eti problemi olduğunun fark edilmesi halinde diş hekimine başvurularak uygun tedaviye başlanması gerektiğini sözlerine ekledi.