Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Şubat 2015, 01:48   #1
eg24
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 01 Şubat 2015
Mesajlar: 6,382
Standart Evlilik Nedir?

Evlilik, yaşanan hayatın en kıymetli ve en önem verilmesi gereken kurumlarından birisidir. Ailenin, milletin, devletin özünü oluşturan evliliktir. Hayat denen maratonun startının verildiği yer olan evlilik, ben’den biz’e giden hayatın ilk basamağıdır. “Brusus insan hayatının en önemli olayı iyi bir eş seçimidir” der.

Evlilik Bir Sadakat Yolculuğudur

Evlilik bazen aile baskısıyla ve zorla, kimi zaman görmeden, kimi zamanda isteyerek yana yakıla gerçekleşebilir. Her insanı evliliğe yönelten nedenler vardır. Maddi güce erişmek, içindeki çocuk özlemini gidermek, yalnızlığa dur demek için yapılan evlilikler gibi sanal alemin vitrinlerine kapılarak yapılan evlilikler de deprem sonrası hasarlı binalara girmekten daha riskli seçimlerdir.

Evlilik ilk olarak Adem ile Havva’nın arasında yapılan ve bugüne kadar gelen anlaşmaların en güzelidir. Evlilik dünya hayatının daha bir anlam kazanmasıdır. Bu yüzden evlenenlere “dünya evine girdi” de denilir. Evlilik kadının erkeğe emanet edilmesidir. Emin sıfatı taşıyan bir önderin takipçileri olduklarını söyleyenler, evliğin bu yönünü gözden kaçırmamaları gerekir.

A.Hamdi Tanpınar da evlilik için “ebedi şifa” tabirini kullanır. Teknolojinin hayatımıza girmesiyle beraber evlilik kurumu da bundan nasibini almış durumdadır. İnsanların kredi kartıyla online alışveriş yapar gibi evliliğe koştuğu bu zamanda bakiyeniz yetersiz ise red! cevabı gelmesi pek gecikmiyor. Ekranlarda iş arayanlardan çok eş arayanların boy göstermesi, evlilik konusunda bilinçsizliği ve doyurulmamış bir açlığı gösteriyor.

Melih Cevdet’e sormuşlar evlilik nedir diye. Eskiden demiş kız tarafının ve oğlan tarafının aileleri bir araya gelir yeni çiftin kuracağı yuva için hazırlık yapar, ‘ev’ dizerlerdi. Tabi o zaman ‘ev’ler bahçe içinde müstakil ‘ev’lerdi. O yüzden buna ‘evlen’mek denirdi. Şimdi ise ‘evli’ler yeni apartman dairelerinde yeni ‘kat’larda oturuyorlar. Bu yüzden artık evlilik ‘katlan’maktır demiştir.

Senai Demirci evliliği güzel bir örnekle anlatır. “..Evliliği bir çorba pişirmeye benzetebilirisiniz. Evliliğe elinizde boş bir kase ile başlarsınız. Elinizdeki boş kase evlilik niyetinin en başında bulduğunuz aşk ve güven, sevgi ve saygıdır. Bu kase elde olduktan sonra kaseye dolduracağınız çorbanın tuzunu, suyunu, acısını, kıvamını, baharatını birlikte belirlersiniz. Bu çorbanın tadını birlikte oluşturup, kıvamını birlikte bulursunuz… Olmadı kaseyi boşaltıp yeniden başlayın ama asla kaseyi elinizden düşürüp kırmayın…’’(1)

Evlenen kişi, bir bakıma deniz satın alan bir adama benzer. Ne aldığı belli değildir: Fırtına mı, canavar mı, inci mi, kaya mı? Bu bakımdan evlilik sadece aşk değildir, sorunlara da hazır olmak gerekir. Hayatın kendisi dahi sorunsuz ve toz pembe değilken, hayatın en önemli parçası olan evliliklerin nasıl toz pembe olmasını bekleye birlisiniz ki.

Evlilik bazen de aşkın, belediye tarafından mühürlenmiş halidir. Samimi bir sevgi ile örülen bir kalp düğümüdür evlilik. Bu düğümü her gün yeni ilmekler atarak sağlamlaştırmak gereklidir. Evlilik sadece kendi hayatınla ilgili kararlar almak değil hayatınızla ilgili kararlar almaktır. Eşler birbirlerinin eksiklerini tamamladıklarında, tek başlarına olabileceklerinden daha büyük ve güçlü hale gelirler. Bu da kalp düğümünü gittikçe sıklaştırır.

Evlilik yalnızlık korkusuyla atılmış bir adım olmamalıdır. Adım atarken bazı ilkelere dikkat etmeniz gerekir. Kültürümüzde söylenen bir deyim vardır; “Huyu huyuna suyu suyuna”. Eşler birbirinin tıpkısı olmasa da aynası olabilmelidir. Farklılıklar da olsa uyum içinde birlikte yaşayabilmek huzura yelken açmaktır. Evlilikte uyum ve denge çok önemlidir. Bu denge ve uyum her iki çift içinde huzur veren güçtür. Ruhların dans etmediği, aynı gökkuşağı altında yaşayıp ta farklı atmosferi teneffüs eden eşlerin yaptığı evliliklerin sonu hüsran olabilmektedir.

Eski Roma'nın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli, kültürü, neşesi, ev sahibeliği, üslubuyla benzeri güç bulunur, bir şahane kadıdır. Boşanacakları haberi çıkar, tüm Roma bu haberle çalkalanır. Yakın arkadaşları bir yolunu bulur, cesaretle konuyu açarlar: “Eşin Roma'nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını” diyerek dakikalarca överler. Sonra da sözü asıl soruya getirirler: “Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?” Yan yatık durumdaki general bacağını öne doğru uzatır, öne hafifçe doğrulur: “Çizmemi beğendiniz mi? Önce onu söyleyin bana!” .Arkadaşları: “Çok güzel!” der. “Evet, tay derisinden yapılmıştır. Sicilya'nın en marifetli çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için özel yapılmıştır. Bir benzerini daha Roma'da bulamazsınız!” Şaşıran arkadaşları: “Belli, benzersiz derken de çok haklısınız. Ancak bunun, bizim sorumuzla ne ilgisi var?” General, arkadaşlarının merakını iki sözcükle giderir: “Ayağımı sıkıyor!” *(2)

Evliliklerde sürekli huzur için, aradığınız niteliklerde bir insan bulma gayretinden önce aranılan niteliklere sahip bir insan olmayı gaye edinmelisiniz. Hayata iki yarım değil bir bütün olarak devam etmek isteyenler sözlerin efendisinin “...sizden kim evlenmeye güç yetirirse evlensin” öğüdünü tutmalı ve bu öğüdün gereklerini yerine getirmelidir.
eg24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla