Iktidarsizlik tedavisinde yeni yaklasim!

[eg24]

Ülkemizde iktidarsizlik görülme orani küçümsenmeyecek kadar yüksek. Genis çapli arastirmalara göre ülkemizde iktidarsizlik görülme orani %69.2'dir. Ancak çesitli nedenlerden dolayi pek çok erkek bir uzmana basvurmak yerine derdi ile basbasa kaliyor. Oysa günümüzde iktidarsizlik tedavisi artik çok daha kolay. KadiköySifa Saglik Grubu ürologlari Op. Dr. Levent Gürkan ve Op. Dr. Mustafa Günhan yeni ve basarili tedavi yöntemi EDSWT ile ilgili en önemli sorulari yanitliyor.

Iktidarsizlik nedir?

Esasinda 1992 yilindan beri bilimsel ortamda “iktidarsizlik” kelimesini kullanmiyoruz çünkü erkegin cinsel “iktidarini” kaybetmesi sadece cinsel organinin sertlesmemesini degil, bunun yaninda erken bosalma sonucu esini tatmin edememesini veya stresli yasami yüzünden istegini kaybetmesi gibi farkli nedenlere de bagli olabilecek karmasik bir ikili iliski sorununa isaret etmekte. Bu yüzden “memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu saglamak ve devam ettirmedeki kalici yetersizlik” tanimlanabilecek bu durumu “sertlesme bozuklugu” veya “erektil disfonksiyon” olarak tanimlamak daha dogru olacaktir.

Son dönemde neden bu kadar çok iktidarsizlik konusmaya ve duymaya basladik?

Daha fazla sertlesme sorunu olan insan ile karsilastigimiz dogru fakat bu birden fazla nedenle oluyor bizce. En basta erektil disfonksiyon yas ile artan bir sorun. 1950’lerde 46 olan yasam beklentisi 2000'li yillarda 66’ya ulasmistir ve 2050’lerde 76’ya ulasmasi öngörülmekte. Yaslanan bu nüfus ile beraber serlesme sorunlarinin daha sik karsimiza çikmasi dogal. Bunun yaninda “acisiz” tedavi seçeneklerinin de kullanima girmesi ve bilinçlendirme kampanyalarinin artmasi insanlari sorunlarini dile getirmeleri konusuna cesaretlendiriyor. Böylece eskiden “kol kirilir yen içinde kalir” yaklasimi ile saklanan sorunlar dile getirilmeye ve tedavi aranmaya basliyor.

Sertlesme sorununun yas ile beraber artar mi?

90’li yillarin sonunda ve 2000’li yillarin basinda dünyada büyük çapli siklik (prevalans) çalismalari yapildi. Toplumsal algidaki farkliliklar nedeniyle farkli sonuçlar elde edilmis olsa da yaklasik olarak 40 yasinda %10 ila 40 arasinda görülen sertlesme sorunu 70’li yaslarda %50 ila 80 oranina ulastigi bildirilmektedir. Türkiye’de kurumsal olarak yapilmis genis ölçekli çalismada sertlesme bozuklugu sikligi %69,2 olarak tespit edilmistir.

Kimler daha fazla risk altinda?

En basta yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sismanlik, sigara tüketimi, hareketsizlik gibi kardiyovasküler risk faktörü tasiyan kisiler gelir. Bunu takiben seker hastaligi olanlar gelir. Bunun disinda nörolojik hastaligi olanlar, hormonsal bozuklugu olan ve sinirlerin zarar görebilecegi ameliyatlar geçirenler de daha yüksek risk altindadirlar.

Sayisal söylemek gerekirse hastaligi olmayan yasitlari ile karsilastirildiginda

 diyabetik hastalar 4,1

 periferik damar hastaligi olanlar 2,6

 kardiyak problemi olanlar 1,8

 hiperlipidemisi olanlar 1,7

 yüksek tansiyonu olanlar 1,6

kat daha fazla sertleseme bozuklugu gelistirme riski altindadirlar.

Sertlesme sorunu yasayan bir kimse kime basvurmali?

Bu konu ile ülkemizde temelde ürologlar ve onlarin bir özel grubu olan androloglar ilgilenmektedir.

Sertlesme sorunu olan hasta doktora basvurdugunda ne gibi testlerden geçmekte?

Sertlesme sorunu olan hastayi degerlendirirken ilk önce hastayi dinlemek gerekir. Birçok hastada sorunun organik degil psikolojik veya ikili iliski kaynakli oldugu görülmekte. Bunu takiben yapilacak kapsamli bir muayene ikincil olarak sertlesme bozukluguna neden olabilecek hastaliklarin ipucunu verecektir. Bunun yaninda son 12 ay içinde ölçülmediyse açlik kan sekeri, kolesterol ve erkeklik hormonu olan testosteron seviyelerinin ölçülmesi gerekmektedir.

Bu temel degerlendirmeden sonra eger gerek görülüyorsa ileri testlere geçilebilir. Bunlarin arasinda en çok kullanilan penise yapilan ve yapay sertlesme saglayan bir igneyi takiben penis ana damarlarindaki kan akimini ölçen Doppler ultrasonografidir.

Sertlesme bozuklugu nasil tedavi edilir?

Sertlesme bozuklugunun tedavisinde ilaçlara geçmeden önce düzeltilebilir risk faktörlerinin ele alinmasi gerekir. Sigara içmenin birakilmasi, düzenli egzersize baslama, kilo verme birçok hastada dramatik düzelmeler saglayabilir. Bu degisiklikleri orta yasta gerçeklestirmis kisiler dahi 2 yil gibi kisa bir sürede bu degisiklikleri gerçeklestirmemis olanlara oranla risklerini %70 düzeyinde azaltmaktadirlar.

Yasam sekillerini olumlu bir sekilde iyilestirmelerine ragmen sertlesme sorunlari devam eden hastalar ilk basamak olarak agizdan ilaç tedavisine alinmaktadir. Ilaçlardan genel olarak %50-80 oraninda basari beklenmelidir.